Quantcast
Channel: Röportaj arşivleri - Sigortaci Gazetesi

“Veri, pazar analizi ve yapay zekâya dayalı çözümlerimizle iddialıyız”

$
0
0

Otomotiv alanında sahip oldukları güçlü AI modelleri, veriye dayalı karar destek sistemleri ve referanslarının sigortacılık için çok değerli olduğunu belirten SmartIQ şirketinin kurucusu ve CEO’su Ali Kavak, “Özellikle araç değerine dayalı veri ve akıllı öngörülerle poliçe üretiminden hasar süreçlerine, ayrıca değer kaybı gibi hizmetlerle hukuk departmanlarına kadar çözüm üretebiliyoruz” dedi.

Otomotiv ve sigorta sektörleri çok yakın bir ilişki içerisinde. Mobility ve otomotiv teknolojileri alanında yaşanan birçok değişim, sigortacılık sektörünü de derinden etkiliyor. Bir taraftan da pandemi, çip krizi, tedarik zorlukları ve enflasyon nedeniyle araç piyasasındaki dengeler değişti. Araçların hem güncel değerini belirlemek hem de gelecek fiyat öngörülerini yapmak bu iki sektördeki tüm oyuncular için hayati önem taşımaya başladı. Otomotiv alanında, gerçek veriye dayalı pazar analizleri, yapay zekâ ve dijital teknolojileri kullanarak ürün ve çözümler sunan SmartIQ şirketinin kurucusu ve CEO’su Ali Kavak ile çok keyifli bir söyleşi yaptık. Özellikle oto sigortaları ve hasar alanına ilgi duyanların ilgisini çekecek birçok bilgi içeren bu güzel sohbette sundukları çözümler, odak alanları, sigorta alanına yönelik hizmetler ve gelecek planlarına değindik.

Ali merhaba. İstersen öncelikle, SmartIQ olarak yola çıkış hikâyenizi konuşarak başlayalım.

Daha öncesinde veri madenciliği ve yazılım geliştirme hizmetleri sunan bir danışmanlık şirketimiz vardı. SmartIQ, bir müşterimizde gördüğümüz probleme çözüm üretme fikriyle doğdu. Otomotiv dikeyindeki oyuncuların, gelir yönetimi ve araç fiyatlandırma konularında kişiye bağlı ve sezgisel hatta bazen duygusal ilerlediğini ve pazar uyumluluk araştırmasını düzenli yapamadıklarını gözlemledik. Davranışsal iktisat prensipleri, büyük veri ve yapay zekâ teknolojilerini kullanarak biz bu işi çözeriz dedik. Pazarın sürekli değişken ve rekabetçi koşulları SmartIQ’nun önemini öne çıkardı. Bugün gerçek zamanlı ve sürekli yaşayan pazar analizleri ve tahminleme modelleriyle birçok profesyonelin iş rutinlerinin bir parçası olmayı başardık.

Hangi “acı noktalar” sizin ilginizi çekiyor?

Aslında bu soruyu otomotiv ve sigorta sektörleri açısından 2 aşamalı cevaplamak isterim: Otomotiv dünyasında yola ilk çıkışımız araç alım-satım işini yapan profesyonel yapılar oldu. Türkiye otomotiv pazarı dünyada ilk 10’da. Pazarda 97 bin çeşit farklı aracın ticareti yapılıyor. SmartIQ’da hepsini takip ettiğimiz için net biliyorum. Bu kadar çeşitli ve dinamik bir pazarda hangi araç, kaç liraya, nerede (perakende/ihale İstanbul/Kayseri?) kaç günde alınır/satılır gibi zor sorulara çözüm ürettik. Hatta fırsat ve kelepir araç bulma işini de yine teknolojiyle çözüp adına da OtoBUL dedik. Sigorta sektörü için ise otomotiv önemli bir gelir ve gider kalemi. SmartIQ’nun reel sektörde kabul görmüş güçlü AI modelleri ve referansları, oto sigortaları alanında işbirliği imkânlarını hızla yarattı. Özellikle bu dönemde, araç değerine dayalı veri ve akıllı öngörüler sektör için çok değerli. Poliçe üretiminden hasar süreçlerine, ayrıca değer kaybı gibi hizmetlerle hukuk departmanlarına kadar çözüm üretebiliyoruz.

SmartIQ olarak sunduğunuz çözümler ve değer önerilerine de kısaca değinir misin? Özellikle sizi farklı kılan, rakiplerden ayıran özellikleriniz neler?

Distribütör, yetkili satıcı, galeri, filo şirketleri ya da sigorta ve finans gibi farklı ihtiyaçlar ve farklı hacimlerde birçok müşterimiz var. SmartIQ olarak; Araç Değerleme, Stok Değer Analizi, OtoBUL, Katalog, Değer Kaybı Tespiti gibi AI temelli ürün ve modeller geliştiriyoruz. Her gün 270’ten fazla veri kaynağından alım satım verisi SmartIQ’ya akıyor. 8 yıllık, 37 milyon adet araç satış verisine sahibiz. Yani yaşayan ve sürekli güncel büyük bir sistemimiz var. Güçlü teknoloji altyapımız ile bu verilerin analizi ve gelişen tahminleme modellerini yapıyoruz. Bu sayede, bilimsellik ve açıklanabilirlik yönleriyle rakiplerimizden ayrıştığımızı söyleyebiliriz. AI ve veri çözümlerimizi insan odaklı tasarım ile birleştirmeye gayret ediyoruz. UX-UI çalışmalarımız ile de müşterilerimizden çok pozitif geri dönüşler alıyoruz. Bence bizi ayrıştıran en önemli fark tutkumuz. Bu vizyona inanıp emek veren 29 kişilik SmartIQ takımı en büyük gücümüz. Bugün Teknopark AR-GE ofisinde odakla ve tutkuyla çalışmak başarıyı getiriyor. Biz araç alıp satmıyoruz, ihale yapmıyoruz. Tek işimiz otomotiv pazar analizi ve odağımızı asla dağıtmıyoruz.

Otomotiv dikeyi sigortacılık için birçok tehdit ve fırsatlar barındıran, çok önemli bir alan. Elektrikli araçlar, otonom sürüş gibi yenilikler sektöre yön verecek gibi görünüyor. Gelecek ve öne çıkacak trendler ile ilgili öngörüleriniz neler?

Değişim çok hızlı ve kaçınılmaz şekilde yaşanıyor. Pandemi, tedarik sorunları, hızla artan petrol fiyatları gibi dış etkiler otomobil piyasasını da değiştiriyor. Uzakdoğu firmaları Avrupalı rakiplerinden farklı bir stratejiyle pazarı zorlamaya başladı. Yeni teknolojiler Türkiye pazarında da kabul görmeye başlamakla birlikte bizce henüz yeterince yerleşmedi. Yakın dönemdeki en büyük değişim şehir içi teslimat için kullanılan hafif ticari araçta olacak öngörüsündeyim. “Elektrikli araçlar için değer kaybı nasıldır? 12 aylık poliçe fiyatını nasıl belirlemeliyim? Hatta yeni teknolojiler yaygınlaştıkça geleneksel ürünleri nasıl etkileyecek? Eski yöntemlerle gidersem rekabette geri kalır mıyım?” gibi sorular sektörün yakın gündemi olacaktır.

Sigorta sektörüyle nasıl bir iş birliği içindesiniz? Sektör paydaşlarına yönelik sunduğunuz çözümler neler?

Sektör yöneticilerinin stratejik ve operasyonel alanda ilgilenmesi gereken çok fazla konu var. Gün içinde neye zaman ayıracağı artık daha kritik. Dolayısıyla hızlı ve tutarlı kararlar alabilmeleri çok kıymetli. Bu açıdan da bizim sunduğumuz akıllı çözümler çok daha önemli hale geliyor. Sigorta sektöründe aktüerya, hasar ve değer kaybı alanında aktif iş birliklerimiz bulunuyor. Yakın dönemde bizim ilgi alanımıza giren ve yoğun mesai harcadığımız konu değer kaybı.

Değer kaybı konusu gerçekten önemli. Bu konudaki gözlemleriniz ve sektöre sunduğunuz değer önerisi nedir?

Anayasa Mahkemesi 14 Şubat 2023 tarihinde sigortacılık sektörünü yakından ilgilendiren bir karar aldı. Değer kaybı hesaplamaları için kullanılan cetvelin hukuki geçerliliği kalmadı. Aracın 2. el piyasasındaki gerçek değerini yansıtmayan hiçbir uygulama ve alınacak kararlar yine hukuka uygun olmayacak. Bu durum hem müşteriler için hak arama süreçlerini uzatmakta hem de sigorta şirketlerini çok yüksek maddi kayıplar ve operasyonel yükle mücadele etmek zorunda bırakmaktadır. SmartIQ olarak veriye dayalı karar destek sistemlerimiz ve tahminleme çözümlerimizle, bugün ve geçmiş tarihteki araç değer kaybını tespit ediyoruz. Değer kaybına konu tarih için 270’ten fazla veri kaynağından ispatlarla bu analizi sunuyoruz. Uzayan mahkeme süreçleri, yüksek maddi kayıplar ve kaybedilen zamanı sigorta şirketleri lehine iyileştirmek için işbirlikleri yapıyoruz. Yaklaşık 6 milyar lira kaybı, bilimsel yaklaşımlarla ekonomiye geri kazandırmak için çalışıyoruz.

SmartIQ adına sizin geleceğe yönelik hedeflerinizden de kısaca konuşalım. Yol haritanızda neler var?

Öncelikli hedefimiz, veriye dayalı karar destek sistemi olarak Türkiye otomotiv sektöründe referans bilgi kaynağı olmak. Müşterilerimize zaman ve para kazandırarak işletmelerini geleceğe taşımaları için teknoloji partneri olmayı hedefliyoruz. Türkiye’de geliştirdiğimiz modelleri Avrupa ve Orta Doğu gibi farklı pazarlara sunmak için hazırlıklar yapıyoruz. SmartIQ olarak hedefimiz isteyen herkesin bu vizyona ulaşabilmesi ve kullanabilmesi.

İlave etmek istediğin bir mesaj var mı?

“Geleceği görmek mümkün değil ancak günümüz imkânları ve nitelikli veriyle daha doğru öngörüler yapmak mümkün.” Bilim ve teknoloji insanlar için her daim rekabet avantajı ve kolaylık sağlayan bir yardımcı güç olmuştur. Yeter ki vizyonu açık yöneticiler ve genç zihinlerle birlikte, iş birliği içinde çalışalım.

The post “Veri, pazar analizi ve yapay zekâya dayalı çözümlerimizle iddialıyız” appeared first on Sigortaci Gazetesi.


“Başarımızın temeli netlik, şeffaflık ve iyi iletişim”

$
0
0

Doğa Sigorta’nın sektörün önemli oyuncularından birisi haline geldiğini ve bu başarıyı kuruldukları günden beri devam ettirdiklerini belirten Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kırmızı, “Doğa Sigorta’nın tüm yönetici ve çalışanları olarak acentelerimiz ve diğer iş ortaklarımız ile kurduğumuz netlik ve şeffaflık içindeki sıcak iletişim bu başarının önemli bir kaynağıdır” şeklinde konuştu.

Sigortacı Gazetesi’nin bu ayki “CEO’lar Konuşuyor” sayfalarının konuğu Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kırmızı oldu. Kırmızı, sektörün zorlu bir süreçten geçtiğini ancak tüm yaşananlara rağmen iyi bir performans gösterdiğini belirterek Doğa Sigorta’nın da bu süreçte hedeflerine ulaştığını ifade etti. Doğa Sigorta’nın performansından projelerine, dijitalleşmeden doğal afetlere kadar birçok konuyu ele aldığımız söyleşide Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kırmızı, şu değerlendirmelerde bulundu:

Doğa Sigorta yılın ilk yarısında nasıl bir performans gösterdi? İkinci yarıya dair hedefleriniz neler?

Son 2 yıla baktığımızda sektörümüz için iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Son 2 yıla göre ilk yarıyı iyi kapattık diyebiliriz. Doğa Sigorta olarak aslında zor başlayan, yaşadığımız deprem felaketiyle sektörün zorlandığı bir senenin ilk yarısını iyi bir noktada, hedeflediğimiz kârlılıkla kapattık.

‘DİJİTALLEŞMEYE ÖNEM VERİYORUZ’

Orta ve uzun dönemde gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz var mı?

Orta ve uzun dönemde birçok projemiz bulunuyor. Sektörel yeni ürünler üzerine yoğun çalışmalarımız ve yeni çıkarmış olduğumuz ürünlerimiz bulunuyor. İklim değişikliğinden çok sık bahsediyoruz, bununla ilgili birçok yeni sigorta ürünümüz var. Dijitalde de siber ortamda oluşabilecek risklere karşı koruyan sigorta ürünleri var. Sigortacılık kapsamında ortaya çıkan kefalet sigortası gibi ürünleri daha çok geliştirmek ve kullanıcılara, sigortalılara daha iyi hizmet verebilmek için projelerimizi sürdürüyoruz. Son yıllarda Doğa Sigorta olarak dijitalleşmeye önem verdik. Hasar bildirim süreçlerinden üretim sürecine, hasar ödemelerinden hukuksal süreçlere kadar her şeyi dijital bir ortamda gerçekleştirip hata payını neredeyse sıfıra kadar indirmeyi hedefliyoruz.

‘ŞİRKET KÜLTÜRÜ OLARAK İYİ İLETİŞİMİ BENİMSEDİK’

Kurulduğundan beri Doğa Sigorta’nın CEO koltuğundasınız. Nasıl bir yönetim anlayışı benimsiyorsunuz?

Öncelikli olarak şeffaflık ve netlik ile başlayabilirim. Mühim bir sektörde önemli bir şirketi yönetiyoruz. Doğa Sigorta bugün geldiği noktada sektörün önemli oyuncularından biri. CEO’nun yanı sıra ekibimiz sayesinde kuruluşumuzdan bu yana bunu başarılı bir şekilde devam ettiriyoruz. İyi bir ekiple çalışmanız gerekiyor. Bunların yanında iyi iletişim de önemli bir etken. Şirket kültürü olarak iyi iletişimi benimsedik. Çalışanlarımıza, iş ortaklarımıza, sektörün diğer oyuncularıyla, rakip şirketlerimizle, kamu kuruluşlarıyla her zaman iyi iletişim halinde olduk. Taleplerimizi onlara iyi iletişim ile anlattık; onların taleplerini ise netlik ve şeffaflıkla cevaplayarak iletişim kurmaya çalıştık. Bunun neticesinde Doğa Sigorta’nın geldiği noktada başarılı bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. Doğa Sigorta’nın tüm yönetici ve çalışanları olarak acentelerimiz ve diğer iş ortaklarımız ile kurduğumuz netlik ve şeffaflık içindeki sıcak iletişim bu başarının önemli bir temelidir.

Dijitale, teknolojik gelişmelere yatırımların arttığı bir dönemdeyiz. Dijital dönüşüm stratejileriniz ve yatırımlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Neredeyse tüm süreçlerimizi dijitalleştirmekteyiz. Fakat mekanikleşmeden de uzak durmaya dikkat ediyoruz. Bazen dijitalleşme ve mekanikleşme kavramları karıştırılıyor. Dijitalleşme adı altında mekanikleşmeye geçiliyor. Aslında birçok şey hala insan eli ve zekâsı ile yapılıyor ama dijital zekâ hem hız hem de hata payını daha aza indirmesi bakımından önemli bir unsur. Tüm süreçlerimizde robotları kullanıyoruz. DOSİGO adındaki robotumuzu hasar, hukuk ve acente süreçlerinde; mali işlerde, iş ortaklarımızla olan tüm ilişkilerimizdeki süreçlerde kullanıyoruz. Bu sürekli gelişen bir sistem ve yenilik. Dijitalleşmenin dünyamızın hızına ayak uydurmada en önemli nokta olduğunu düşünüyorum. Dijitalleşme adına attığımız tüm adımları iş ortaklarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Tüm dijital süreçlerimizi iş ortaklarımız da çok rahat bir şekilde kullanabiliyor. Bunun yanında müşterilerimiz de poliçe üretim süreçlerinden tutun da hasar süreçlerine kadar tüm süreçlerini dijital ortamdan gerçekleştirerek bu imkândan faydalanabiliyor. Önceliğimiz müşterilerimize bu hizmeti sunarken iş ortaklarımızı ve satış kanallarımızı aradan çıkarmamak ve tüm süreçlerimizi satış kanallarımızı kapsayacak şekilde devam ettirip dijital dünyaya daha hızlı ve etkin bir biçimde ayak uydurmak ve kullanmak.

‘DOĞAL AFETLER HAYATIMIZIN BİR PARÇASI’

Doğal afetlerin sigorta sektörüne etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok yakın bir zamanda ülkemiz yüzyılın felaketi olarak değerlendirilen büyük bir deprem atlattı. Arka arkaya meydana gelen depremlerden kısa süre sonra Şanlıurfa ve Adıyaman merkezli bir sel felaketi yaşandı. Ülkemizde sigortacılığa bakış, ihtiyaç olduğunda ortaya çıkan bir gereklilik gibi görülüyor. Yaşanan depremden sonra sigorta yaptırma eğilimi artıyor. Aslında depremden önce bu sigorta yaptırma eğilimi olsaydı yaşanan mağduriyetin en azından ekonomik boyutu sigorta sayesinde karşılanabilecekti. Burada da sigorta bilincinin artırılması için yeterli çalışma yapılmadığını, vatandaşların yeterince bilinçlenmediğini görüyoruz. Depremin öncelikle insani boyutu var. Bunu vicdani boyut, sosyal boyut, psikolojik boyut ve ekonomik boyut takip ediyor. Ekonomik boyutu en kolay atlatmanın yolu ise sigorta. Onlarca milyar liralık hatta dolarlık bu ekonomik maliyetin bir kısmı sigorta tarafından karşılanabildi. Çünkü zorunlu olmasına rağmen DASK poliçelerinde bile %58’lik sigortalanma oranı bulunmakta. Diğer ihtiyari sigortalarda ise bireysel kısımda %10-15 civarında bir sigortalanma oranı görüyoruz. Bu da sigorta tarafında hasarın karşılanma oranına ait tabloyu ortaya koyuyor. Dolayısıyla doğal afetler hayatımızın bir parçası. Doğal afetlerin ekonomik boyutlarını daha rahat atlatabilmek için ise vatandaşlarımızın sigortalarını yaptırması yönünde buradan çağrıda bulunmak isterim.

Sektöre, acentelere ya da müşteriye vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Sektörümüz pandemi, pandemiden çıkış ve ekonomik gelişmelerden dolayı yaşanan maliyet artışı süreci ile bu sene yaşanan depremleri kapsayan son 3 yıllık dönemde zorlu bir süreçten geçti. Depremin yaralarını sardığımız bu çok zor döneme rağmen sektörümüz gerçekten iyi bir sınav verdi. Hasar ödemeleri çok hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleşti. Bu noktada tüm sigorta şirketlerine ve reasürörlere teşekkür ediyorum. Sektör olarak bu süreçleri etkin olarak yürütebildik. Şirket olarak biz de bölgede vatandaşlarımızın yanındaydık. Depremin ardından sigortalımız ya da acentemiz olsun olmasın ulaşabildiğimiz herkese ve her yere yardıma koştuk. Bunun yanında sigortalılarımızın hasarlarını ödenmesi için etkin bir şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Bu sıkıntılı ve zorlu sınava rağmen şirketimizin de sektörümüzün de iyi bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Sektörümüzün 2023 yılını iyi ve kârlı bir şekilde kapatmasını diliyorum.

The post “Başarımızın temeli netlik, şeffaflık ve iyi iletişim” appeared first on Sigortaci Gazetesi.

Semantik analiz ve üretken yapay zekâ çözümleri sigortacılıkta fark yaratabilir

$
0
0

Sigorta sektörünün üretken yapay zekâ çözümleri için muhteşem bir oyun alanı oluşturduğunu belirten Novus kurucu ortağı Vorga Can, “Veriye ve semantik analize dayalı üretken yapay zekâ çözümleri özellikle hasar süreçlerinde ciddi katkı sağlayabilir. Şirketin verisi ve bilgi birikimiyle eğitimli bir yapay zekâ modeli, tüm paydaşların soru sorabilecekleri AI tabanlı bir asistan gerçekten işleri değiştirebilir” dedi.

ChatGPT, Dall-E, Bard, Midjourney gibi uygulamaların popülerleşmesiyle birlikte üretken yapay zekâ ve büyük dil modelleri çok daha ilgi çekmeye başladı. Bu teknolojinin ve sunulan çözümlerin daha sofistike hale gelmesiyle, üretken yapay zekânın pek çok sektörde ciddi bir oyun alanı bulacağı kesin. Sigorta sektöründeki pek çok süreç için de bu aynen geçerli. Bu ayki konuğumuz, üretken yapay zekâ ve semantik analiz alanına odaklanan Novus şirketinin kurucu ortağı Vorga Can. Kuruluş hikâyeleri, odak alanları, sundukları çözümler ile birlikte, özellikle sigortacılık alanına yönelik tespitleri ve gelecek planları üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Vorga merhaba. Sohbetimize, Novus olarak yola çıkış hikâyenizi kısaca konuşarak başlayalım istersen.

Tabii. Aslında, e-posta bültenleriyle aboneler için haber derlediğimiz, reklam bazlı iş modeline dayanan bir medya şirketi olarak yola çıktık. Ekipte ciddi bir makine öğrenimi ve yapay zekâ bilgisi vardı. Süreç içinde bu bilgi birikimini içerik üretiminde nasıl kullanabileceğimize kafa yormaya başladık. Yapay zekâ ve içerik üretimi dikeyinin teknoloji sağlayıcısı pozisyonunda bulunmanın bizim için daha anlamlı olduğuna kanaat getirdik. Henüz GPT-3 tanıtılmamış, yapay zekâ ile içerik üretiminin esamesi okunmuyordu. Kurucu ortaklar olarak iş planımızda ciddi bir iterasyon sürecine girdik. Nihayetinde ürünümüzün eski versiyonu ile İtalya ve Türkiye’de yaptığımız satışlar ciddi bir POC oluşturdu. Bugün şirketlere kendi verileriyle yazılı içerik üretmelerine imkan sağlayan Novus Writer’ın atası olan ürünümüzü de bu dönemde geliştirdik. OpenAI’ın geliştirme partnerlerinden olmayı bu vizyona borçluyuz. Estonya’da SWG’den aldığımız yatırımlar, MIT Sandbox programı, Big Tech ile yaptığımız büyük bulut kredisi ve danışmanlık seviyesinde anlaşmalar bize ivme kazandırdı.

Yapay zekâ çok popüler ve oldukça geniş bir teknoloji. Siz daha çok hangi alanlara odaklanıyorsunuz?

Halihazırda odaklandığımız alanı “semantik analiz” olarak özetleyebilirim. Bizim işimiz veriyi konuşturmak. Bir üretken yapay zekâ aracı olan “Novus Writer” ürünümüz ve kurumlara yönelik sunduğumuz “Novus On-prem” çözümleri özünde bu işlevi üstleniyor. Rapor, e-posta, ürün tanımı, SEO blog yazıları ne dilerseniz bunu kendi sayısal ve sözel verilerinizle üretebildiğinizi düşünün. Bir şirketin hafızası o şirketin numerik ve sözel verileridir. Bu verileri anlamlandırıp konuşturmak ise bizim modellerimize ve teknik ekibimize düşüyor.

Özellikle sizi farklı kılan, rakiplerden ayıran özellikleriniz neler? Güçlü kaslarınız neler?

Bulut tabanlı çalışan Novus Writer, şirketlerin kendi verileriyle hızlıca eğitebilecekleri yazı şablonlarıyla içerik üretmelerini sağlıyor. Burada Custom-AI diye adlandırdığımız kendi modellerimizi eğitme ve kullanma becerisi bizi ayrıştıran temel unsurlardan biri. Hem işlevsellik bazında hem de çıktıların kalitesi noktasında birkaç adım önde olduğumuzu düşünüyorum. On-prem tarafta ise, Türkiye’nin büyük bankaları ve yine BIST 100 seviyesinde belli şirketlerle çalışmalar yürütüyoruz. Burası biraz daha use-case specific ilerliyor. Müşteriden anlık toplanan verilerin satış çalışanının verimliliğini artırmak için kullanılması, lead ve fırsat yaratma noktasından satış kapatma aşamasına kadar çalışan otonom yapay zekâ modellerimiz aklıma ilk gelen örnekler. AI Twin cephesinde ise şirketin hafızasının operasyon özelinde kişilerden bağımsız olarak konuşturulması yatıyor. Soru sorabileceğimiz AI-tabanlı bir uzman gibi hayal edebilirsiniz. Özünde, bizler bir probleme çözüm bulmaya çalışan üniversite arkadaşlarıyız. Hepimiz Koç Üniversitesi’nden mezunuz. Ekipte herkes bireysel olarak çok donanımlı ancak asıl başarımızı ekip olarak iyi arkadaşlar olmamıza, ortak bir kültürü devam ettirmemize borçluyuz.

Sigorta sektörüne yönelik bir ilgin ve bağın olduğunu biliyorum. Kısaca ondan da bahsedelim mi?

Tabii. Annem sigorta sektöründe çalışıyor şu anda. Onun sayesinde sektör hakkında oldukça bilgi edindim. Daha çok acente ve satış tarafından dinledim hep hikâyeleri. Türkiye’de pek kolay bir sektör değil maalesef. Gördüğüm kadarıyla bireylerin sektörel bilgisi çok zayıf. Hasar sonrası süreçler ise komedi skeçlerine konu olacak hikâyelere gebe. Finansal okuryazarlık benzeri, sektör için bir sigorta okuryazarlığı sürecini ülkecek başlatmalıyız. Şirketlerle görüşmeler gerçekleştirdikçe pek çok işin manuel yürüdüğü, veri güvenliği ve ağır regülasyonların mevcut olduğunu anlıyorum. Bizim çözümlerimiz için muhteşem bir oyun alanı. Optimizasyon problemlerini çözmek ve yapay zekâ bizim işimiz. Ancak sektörel bilgi birikimi hala en önemli husus. Sektör paydaşlarıyla çalışıp onlara destek olmak bizleri oldukça mutlu edecek.

Sigortacılık alanında, veriye ve semantik analize dayalı, özellikle üretken yapay zekâ çözümleri ne tür katkılar sağlayabilir?

Birçok alanda çalışabilir. Ancak en önemli katkıyı hasar ve sonrasındaki süreçlerde sağlayacağımızı düşünüyoruz. Burada önemli verimsizlikler saptadık. Çok fazla mailleşme ve insana dayalı iletişim ile yürüyen bir süreçten söz ediyoruz. Acenteler bile yer yer şirketle iletişime geçmekte zorlanıyor. Eğer ortada kesin bir bilgi ve daha önceden yaşanmış benzer süreçler varsa, şirketin bilgi birikimiyle eğitimli bir yapay zekâ modeli bu süreçleri daha optimize kılabilir. Acentelerin, şirket çalışanlarının soru sorabilecekleri AI tabanlı bir asistan gerçekten işleri değiştirebilir diye düşünüyorum. Buna eksperleri de eklediğimizde gerçek bir verimlilik sağlarız.

Sigorta alanına yönelik hedefleriniz neler? Yol haritasında neler var? Sektör paydaşlarına yönelik değer önerileriniz neler olabilir?

Söz ettiğim gibi sigorta sektörü ciddi anlamda regülasyonlara tabii yani veri ve otomasyon bağlamında öngörülebilir bir sektör. Bankacılık gibi sigortacılık da, bu bağlamda bize büyüyebileceğimiz bir alan açıyor. Biz Novus olarak tüm adımlarımızı Türkiye’nin en büyük yapay zekâ şirketi olmak için atıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de operasyonlarını gerçekleştiren büyük şirketlerimizin verisini konuşturmaya, verimliliklerini artırmaya talibiz. Sigorta noktasında ise ilk adım hasar sonrası süreç gibi gözüküyor.

Novus olarak geleceğe yönelik hedeflerinize de kısaca değinir misin?

Hedefimiz bulut tabanlı Writer ile KOBİ seviyesinde şirketlerin içerik süreçlerini optimize etmek. Ancak esas on-prem cephesinde oynadığımız oyun bizi Türkiye sınırlarının dışında da farklılaştırır. İlk amacımız Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin on-prem AI sağlayıcı olmak. Ülkemizden alacağımız destekle önce Avrupa, nihayetinde de ABD pazarında büyümek istiyoruz. Ben şahsen önümüzdeki yıla kadar Türkiye pazarına odaklanmış durumdayım.

İlave etmek istediğin bir mesaj var mı?

Mesajım esasında bu söyleşiyi okuyan sigorta şirketlerinin üst kademe yöneticilerine. Teknik ekipleriyle birlikte bir toplantı yapıp çözümlerimizi aktarmak çok isteriz. “AI Corpus” oluşturmaya başlamamış bir şirketin gelecek yıllarda kolay kolay rekabet edebileceğini düşünmüyorum. Tüm sektörler için aşağı yukarı görüşüm bu yönde. Dolayısıyla sigorta sektörünün oyuncularıyla görüşmek ve işbirliği fırsatlarını konuşmayı biz Novus olarak çok arzu ederiz.

The post Semantik analiz ve üretken yapay zekâ çözümleri sigortacılıkta fark yaratabilir appeared first on Sigortaci Gazetesi.

Saha ekiplerinin etkin yönetimi sektörün büyümesi için kritik önemde

$
0
0

Satış gücü otomasyon yazılımı olan Ekmob’un Kurucu Ortağı Sunay Şener, sahada yer alan ekiplerin yeterli dijital kaynaklara sahip olmadığını belirterek; aktivite takibi, poliçe yenilemeleri, referans yaratma gibi süreçleri yönetme ve mevcut CRM sistemlerini daha verimli kullanabilme açısından Ekmob olarak sahadaki tüm süreçlerin tasarımı ve etkin yönetimini mümkün kıldıklarını ifade etti.

Sigorta sektörünün önündeki önemli hedeflerden birisi de özellikle bireysel ürünlerdeki penetrasyonun artması ve sigorta ürünlerinin tabana yayılması. Bu açıdan, hem ana dağıtım kanalı olan acente ağını yöneten ekiplerin hem de direkt veya banka kanalı üzerinden müşteriye satış yapan saha ekiplerinin verimliliği oldukça kritik. Birçok sektörle birlikte sigortacılık alanında da saha satış ekiplerinin etkin yönetimi ve verimliliği adına ciddi iyileştirme ihtiyacı görülüyor. Saha satış gücü otomasyonu olarak yola çıkan Ekmob, tüm bu süreçlere yönelik yeni nesil teknolojileri kullanan dijital çözümler sunuyor. Ekmob Kurucu Ortağı Sunay Şener ile tüm bu konular üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sunay merhaba. Ekmob cephesindeki son gelişmeleri konuşarak başlayalım istersen.

Merhabalar. Yaklaşık 6 yıldır saha satış ekipleri için satış gücü otomasyonu üzerine çalışıyoruz. Bu süreçte satış ekiplerinin sahada müşteriye ulaşma, müşteri ile görüşme, satış fırsatlarını hızlı kapatma gibi konularda zorlandıkları süreçleri yakından gözlemleme fırsatımız oldu. Öncelikle çok heyecanlandığımız, üzerinde yaklaşık 2 yıldır çalıştığımız GoCust ürünümüzü çok yakın bir tarihte yayına aldık. Yeni teknoloji trendleri yapay zekâ ve makine öğrenmesi ile desteklenmiş, hareket halindeki satışçının çok kolay kullanabileceği ve kendi ihtiyaçlarına göre tasarlayabileceği, mobil öncelikli bir uygulamayı yayına almış olduk.

Ekmob olarak odak alanınız ve sunduğunuz çözümlere kısaca değinir misin?

Şirketlerin saha satış süreçlerini tek bir platformdan yönetmesine imkân sağlayan, satış ekipleri, müşteriler, fırsat ve satışlar ile müşteri memnuniyeti gibi birçok süreci aynı anda yönetebildiği bir satış gücü otomasyon yazılımıyız. Saha satış yönetimi süreçlerinde yeni bir kültür oluştururken, ekiplerin verimliliğini de artırıyoruz. Ekmob olarak şirketlerin satış süreçlerinin dijitalleşmesini dizayn ederek hem şirketlerin satış fırsatlarını artırıyor hem de maliyet avantajı sağlıyoruz. Ekmob kullanan satış ekipleri; müşteri verilerine daha hızlı ulaşır, daha fazla potansiyel müşteriye ulaşır, özelleştirilmiş teklif sunabilir, otomasyon ile desteklenmiş bildirimler sayesinde hiçbir önemli iş sürecini kaçırmaz, mobil kullanım deneyimi sayesinde aktivitelerini çok daha hızlı gerçekleştirir.

Sigorta sektörü de odaklandığınız dikeyler arasında. Sektöre yönelik gözlemleriniz ve deneyimleriniz nasıl?

Sigorta sektöründeki satış ekipleri için verinin önemi büyük. Sahada müşteri verisi toplamak ve bu bilgileri bir kurumsal hafıza haline getirmek oldukça zorlu bir süreç haline gelebiliyor. Direkt satış yapan ekiplerin gün içinde potansiyel ve mevcut müşterilerine ulaşabilme, yeni fırsatlar yaratabilme, bunların takibinin yapılması ve raporlama gibi süreçler için yeterli dijital kaynaklara sahip değiller. Sigorta sektörünün büyümesi ve penetrasyonun artması için saha ekipleri yönetimi kritik öneme sahip. Veri havuzu oluşturabilme, hedef ve satış aktivite takibi, poliçe yenilemeleri, referans yaratma gibi süreçleri etkin yönetme ve mevcut CRM sistemlerini daha verimli kullanabilme gibi konuların iyi dizayn edilmesi gerekir. Ekmob, tüm bu süreçleri düzenlemeye yardımcı olarak, sağlam ve hızlı bir yönetimi mümkün kılar.

Ekmob çözümlerinin sigortacılık alanındaki kullanıcıları kimler?

Sigorta sektöründeki iki farklı kullanıcı profiline odaklanıyoruz: Acente kanalını yöneten ekipler ve doğrudan müşteriye satış yapan ekipler. Sektörde yapılan araştırmalar, her iki satış ekibinin de müşteri ilişkileri yönetimi konusunda sıkıntı yaşadığını ve genellikle dağınık yöntemlerle çalıştığını göstermekte. Excel, telefon, e-posta, ve Whatsapp gibi araçlarla çalışmak, süreçlerin verimsiz yönetilmesine neden olmakta. Ekmob kullanan ekiplerin müşteri kazanım oranlarında %25,4’lik bir artış, aktivitenin satışa dönüş oranlarında %18,2’lik bir iyileşme ve kullanıcı başına yapılan aktivite sayısında %103’lük bir artış sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu etkileyici başarılar, Ekmob’un iş süreçlerini optimize etme konusundaki önemli katkısının göstergeleridir.

Biraz da yeni ürününüz GoCust’tan bahsedelim istersen…

GoCust ürünümüzü tasarlarken üç temel konu üzerine çalıştık: Ekipleri mesajlaşma, telefon ve mail trafiğinden nasıl kurtarabiliriz? Müşteri görüşmelerinin CRM datası olarak kayıt altına alınmasını nasıl arttırabiliriz? Yapay zekâ ve NLP teknolojilerini bu süreçler için nasıl entegre edebiliriz? Özellikle sigorta satış ekipleri için, yapay zekâ/otomasyonun en popüler üç kullanım alanını şöyle özetleyebilirim: Manuel görevlerin otomatikleştirilmesi, veriye dayalı içgörüler sunma ve satış içeriğinin veya potansiyel destek mesajlarının yazılmasına yardımcı olmak. Live modülü sayesinde satış süreçlerinin tek bir arayüz üzerinden yönetilebilmesini sağladık. Satış ekipleri bu akış üzerinde kendisine atanan görevleri ve leadleri görebilmekte, ekip arkadaşları ile yazışabilmekte, şirkette yapılan tüm satış süreçlerini görüp ilgili durumlara destek verebilmektedir. Ekipler böylece daha fazla aktivite girişi sağlamak ile birlikte yöneticileri ile daha uyumlu çalışma ortamı sağlamaktadır.

Satış ekiplerine sağladığınız faydalar arasında neler öne çıkıyor?

Şirket özelinde kurguladığımız otomasyonlar sayesinde satışçıların tekrar eden işlerinin otomatik yapılmasını ve hatırlaması gereken iş süreçlerini bildirimler sayesinde gözden kaçırmasını engelliyoruz. Entegre ettiğimiz yapay zekâ ile sisteme girilen satış görüşme notlarını düzenleyebiliyor ve müşteri ile görüşme öncesinde geçmiş verilere bakarak özelleştirilmiş görüşme önerileri sunabiliyoruz. NLP ile birlikte sahada tüm satışçıların girdikleri notlardan ekiplerin duygu durum analizlerini, satış ekiplerinin o gün satış süreçlerinde nerede tıkandıklarını, hangi konularda zorlandıklarını, en çok hangi konunun konuşulduğu gibi verileri özet olarak sunabilmekteyiz. Ayrıca rota planlama altyapısı, saha satış ekiplerinin trafik durumlarına göre ziyaretlerini en verimli şekilde planlamalarına olanak tanıyor.

Günümüzün popüler kavramı yapay zekâ teknolojisinden nerelerde faydalanıyorsunuz?

Öncelikle, “Neuro Learning Process” (NLP) adını verdiğimiz güçlü bir özellik geliştirdik. Bu özellik, şirketlerin önemli bilgileri kaçırmasını engelliyor. Poliçe iptalleri, kritik konular veya olumsuz geri bildirimler gibi hassas verileri otomatik olarak tanımlayabilen bir yapay zekâ sistemi içeriyor. Ayrıca, okunmayan toplantı notlarından anlamlı bilgiler çıkarmak da bu özelliğin bir parçası. NLP entegrasyonu sayesinde, saha ekipleri müşteri notlarına olumsuz içerikler eklediğinde, sistem anında bu durumu tespit edip ilgili yöneticilere bildirim gönderiyor, böylece hızlı bir müdahale yapılıyor. Saha satış ekiplerine etkili koçluk ve eğitim sağlamak, güçlü ve zayıf yönlere dayalı kişiselleştirilmiş yaklaşımları sunmayı gerektirir. Geliştirdiğimiz tüm modüller sayesinde ekiplerinize hızlı, zamanında ve etkili yönlendirmeler yaparak onların satış etkinliklerini artırabilirsiniz.

Özellikle sizi farklı kılan, rakiplerden ayıran özellikleriniz, güçlü yönleriniz neler?

GoCust ürünümüz ile esnek bir yapıya sahibiz ve müşteri özelinde özelleştirmeleri çok hızlı hayata geçirebiliyoruz. Sigorta sektöründeki müşterilerimizden öğrendiklerimizi sektöre özel kurgularımızda sürekli geliştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde doğru zamanda, doğru teklifi, doğru değer önerisi ile sunan satışçılar en çok kazananlar olacak. Yapay zekâ, makine öğrenmesi, NLP gibi teknolojiler sayesinde satışçılar çok daha kuvvetli hale gelecekler. Ekmob olarak bu sorunlara çözüm sunuyoruz. Mobil bir çözüm sunarak, satış süreçlerini daha etkili ve verimli hale getirmelerine yardımcı oluyoruz. Acenteler için, ziyaret öncesi acente hakkında kapsamlı bilgilere erişim sağlıyoruz. Acentenin geçmiş üretim hacimlerini, yüksek değerli poliçelerini, şikayetlerini ve daha fazlasını görüntüleyerek, ziyaretlerini daha iyi planlamalarını ve müşteriye daha iyi hizmet sunmalarını sağlıyoruz. Tüm bunların sonucunda hem satışların artması hem de iyi bir müşteri deneyimi sunulmasını sağlamış oluyoruz.

The post Saha ekiplerinin etkin yönetimi sektörün büyümesi için kritik önemde appeared first on Sigortaci Gazetesi.

“Sigorta sektörü toplumun nefesi”

$
0
0

Sigorta sektörünün toplumun nefesi olarak konumlanabileceğini ifade eden TSB Başkanı Uğur Gülen, “Sigortayı nefes almaya benzetiyorum. Çünkü sigortasız olduğumuz herhangi bir anda toplumun hiçbir fonksiyonu da çalışır halde olmuyor. Bu anlamda çok değerli” dedi.

Sigortacı Gazetesi’nin bu ayki sayısının konuğu TSB Başkanı Uğur Gülen oldu. Sigorta sektörünün çok büyük bir sektör olduğunu belirten Gülen, sektörün 84 milyonu kapsayan bir ekosistem olduğunu vurguladı. Penetrasyonun topyekûn bir çabayla artırılabileceğini ifade eden Gülen, “Küçük değişimler değil de büyük ve ezber bozan hamlelerle bu penetrasyonu artırmak taraftarıyım. Bu konuda kamu otoritesi ile düzenleyici denetleyici kurumların çok büyük katkısı olacaktır” dedi. Sigorta penetrasyonunun artırılmasından Zorunlu Trafik Sigortası’na, Orta Vadeli Program’dan BES’e kadar birçok konu başlığını ele aldığımız söyleşimizde TSB Başkanı Uğur Gülen, şu değerlendirmelerde bulundu:

Başkanlığınız süresince hangi adımları atmayı planlıyorsunuz? Gündeminizde hangi konular var?

TSB’nin iş yapma şekli, amacı ve varlık nedenini sorgulayıp bunun daha etkin ve verimli bir şekilde nasıl yürütülebileceği konusuna odaklanmak ilk hedefimiz. İkinci hedefimiz de mevcutta devam eden birtakım projelerin ve çalışmaların takibinin yapılması ve hayata geçirilmesini sağlamak. Açıkçası ben ilk kısmını ikinci kısmından daha fazla önemsiyorum. Çünkü mevcut projeler ve devam eden çalışmalar için son derece uzman kadrolarımız var. SEDDK ile de yakından çalışıyorlar, bir planlama dâhilinde ilerliyorlar. Benim daha çok odaklandığım yer TSB’nin amacını, yüksek vaadini ve varlık nedenini biraz daha net bir şekilde ortaya koymak ve bu amacı, vizyonu ve yüksek vaadi hayata geçirebilmek için atılması gereken adımları atmak.

‘84 MİLYONU KAPSAYAN BİR EKOSİSTEM’

Sigorta sektörü çok büyük bir sektör. Sigortayı nefes almaya benzetiyorum. Sigorta sektörünü toplumun nefesi olarak konumlayabiliriz. Çünkü sigortasız olduğumuz herhangi bir anda toplumun hiçbir fonksiyonu da çalışır halde olmuyor. Bu anlamda çok değerli. Bizi hayata bağlayan nefes kadar değerli bir sektör diyebilirim. Aynı zamanda 84 milyonu kapsayacak bir ekosistem. Daha yakın halkadaki ekosisteme baktığımızda merkezde sigorta şirketleri yer alıyor ve onun da ortasındaki çatı kuruluş ise TSB’dir. Zaman zaman görüyoruz ki sektör verdiği katkının altında değer alıyor. TSB’nin bu noktadaki amacı verilen katkının karşısında alınan değerin elde edilmesini sağlayacak uygulamalar yapmak.

Bu yıl ikincisi düzenlenen Sigorta Zirvesi’nde ‘Güçlü Sigortacılık Güçlü Türkiye’ vurgusu yapmıştınız. Ülkemizde sigortacılığın gelişimi ve bu gelişimin devamlılığını sağlamak için hangi adımların öncelikli olarak atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

TSB’nin politika üretme fonksiyonu tam da bu noktada devreye giriyor. Üretilecek politikaların bir kısmı Türkiye’de sigortacılığı geliştirme konusunda olmalıdır. Ülkemizde sigortacılığı geliştirmek; sigortası olan vatandaş sayısını, ürün çeşitliliğini ve penetrasyonu artırmak, ülkenin içinde barındırdığı risklere karşı koruyucu yöntemler geliştirmek olmalıdır. Gelişimin atılacak birtakım devrimsel adımlarla gerçekleşeceğini düşünüyorum. Konuşmalarımda genelde değişimi ve dönüşümü vurguluyorum. Değişim, daha küçük küçük adımlardan oluşurken daha büyük sıçramalar yaratacak dönüşümsel projelere yönelmeliyiz diye düşünüyorum. Ezberleri bozmak, alıştığımızın dışına çıkıp adım atmak dönüşümün sağlanmasında önemli noktalar. TSB’nin politika, çözüm ve öneri üretme rolünü tam da buraya koymak gerektiğinin altını çizmek istiyorum.

‘RİSKLİ ANLARDA SİGORTA AKLIMIZA GELİYOR’

Maalesef penetrasyon oranları istenen seviyelerde değil, toplumda sigorta farkındalığı da az. Farkındalığı ve penetrasyonu artırmak için neler yapılabilir?

Sigorta, Büyük Sayılar Kanunu’dur. Bir riski sigortalamak çok pahalıdır. İki riski sigortalamanın maliyeti bir öncekinin yarısına düşer. Buna 84 milyonun sigortalanması şeklinde bakarsak en ucuz sigorta en yüksek penetrasyon sağlandığı zaman olur. Ülkemiz maalesef doğal afetlere oldukça açık bir ülke. Bu yıl yaşadığımız deprem felaketi de bunun bir göstergesiydi. 105 milyar dolarlık ekonomik kaybın sadece 5 milyar dolar civarı sigorta sektörü tarafından karşılandı. Oluşan bu ekonomik kaybın 25-30 milyar dolarının sigorta sektörü tarafından karşılanması gerekirdi. Bu durumun temel nedeni ise penetrasyonun düşük olması. Penetrasyon, topyekûn bir çabayla artırılabilir. Küçük değişimler değil de büyük ve ezber bozan hamlelerle bu penetrasyonu artırmak taraftarıyım. Bu konuda kamu otoritesi ile düzenleyici denetleyici kurumların çok büyük katkısı olacaktır. Riskli anlarda sigorta aklımıza geliyor. Risk yavaş yavaş azalıp ortadan kaybolduğunda veya riskin etkisinin artık olmayacağı düşünüldüğü zaman gündemlerde son sıralara doğru gidebiliyor. Bunun en iyi örneği Kahramanmaraş Depremleri sonrası Şubat-Mart ayları arasında konut ve Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) satışları bir önceki yılın üç katına kadar çıkarken Mayıs ayında bir önceki yılın altına düştü. Demek ki sürekli hatırlatmak lazım. Bunu bir devlet politikası olacak şekilde ilkokuldan başlayarak önemi anlatılmalı. TSB olarak üstümüze düşen birtakım roller var. Bunlardan en temeli de bu hatırlatmayı iletişim çalışmaları, organizasyonlar, zirveler yoluyla toplumun farklı kesimlerine aktarabilmek. İletişim politikamızı biraz daha deprem odaklı yaparak deprem sigortalarındaki penetrasyonu artırmayı planlıyoruz. Penetrasyonu artırmak, sigortanın bireysel olarak maliyetini en aza indirmek için en doğru yaklaşımdır.

‘OVP’DE YER ALMAK SEVİNDİRİCİ’

Orta Vadeli Program yayımlandı ve programda sigorta sektörüne yönelik hedefler de bulunuyordu. Yer alan hedeflerle ilgili neler söylemek istersiniz? Sizce atılacak bu adımlar sigorta sektöründe ne gibi değişikliklere yol açacak?

OVP içerisinde yer almak, sigorta sektörünün ne kadar önemli bir sektör olduğunun bir göstergesi. Daha gidecek yolumuz var ancak kısa sürede birçok maddenin OVP’de yer alması son derece sevindirici. Bu maddelerden birkaçının altını çizmekte fayda var. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni (TES) önem sırasında en yukarıya koyuyorum. Çünkü emeklilik sistemleri bugün gelir elde ederken yarın yaşlanınca gelir elde etmekte zorlandığınız dönemde yaşam kalitenize yardımcı olacak basamaklardan bir tanesi. TES, çalışanların işverenlerin de katkısıyla çalıştıkları dönemde birikim yaparak emeklilik dönemlerine hazırlanması için muazzam bir uygulama. Sistemin Türk toplumu için hem tasarrufa yönelmek hem bu tasarrufların yeniden ekonomiye kazandırılması hem de vatandaşların gelecekteki esenliği adına çok önemli olduğunu düşünüyorum. OVP’de yer alan diğer bir önemli madde olan katılım sigortacılığı tarafında ise faize hassas bir kesimi sigortayla tanıştırmak açısından atılan adımların değerli olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız deprem felaketinden sonra binaların kalitesi, binaların tamamlanması gündem oldu. Bina Tamamlama Sigortası ve müteahhitler için getirilen sorumluluk sigortasının bilinci yaygınlaştırmak amacıyla önemli olduğuna inanıyorum. Zorunlu Afet Sigortası’nın sadece deprem teminatı değil, diğer afetleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi değişen iklim koşullarına uyum sağlamak adına değerli.

‘YOL HARİTASINI DESTEKLİYORUZ’

Sürekli gündemde yer alan zorunlu trafik sigortasına yönelik neler söylemek istersiniz? Sizce trafik sigortasında bir iyileşme görülüyor mu? SEDDK tarafından trafik sigortasına yönelik hazırlanan yol haritası ne kadar etkili oldu?

Trafik sigortası hem zorunlu hem de çok sayıda kullanıcısı bulunuyor. Fiyat bir tarife rejimiyle belirleniyor. Serbest bir tarife rejimi yok. Çok sayıda maliyet unsurunu içerisinde barındırıyor. Bu branşta yaşanan sorunlar yıllardır devam ediyor. Ancak SEDDK yönetimi bu konuda çok dirayetli ve istekli bir şekilde konuyu kökten çözmek için çok ciddi adımlar attı. Trafik sigortasında yol haritası fikrini destekliyoruz. TSB’nin amacı doğrultusunda trafik sigortasındaki maliyet unsurlarına çözüm ve öneriler getirmek konusunda çalışıyoruz. Yol haritasına uygun şekilde hareket ederek serbest tarife rejimine hızlı bir şekilde geçmeyi amaçlıyoruz.

‘ÇOK ÖNEMLİ BİR İŞ YAPIYORUZ’

Son olarak sektöre iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Çok önemli bir iş yapıyoruz. Hepimizin amacı daha değerli, daha güzel bir sigorta sektörüne ulaşmak. O yüzden de penetrasyonu artırmak, daha fazla kişiyi sigortalı yapmak, katlanarak büyüyerek Türkiye’de sigortasız kimsenin kalmamasını sağlamak gerekiyor. Güçlü sigorta sektörünü yaratıp “Güçlü Sigortacılık Güçlü Türkiye” mesajını hak edecek şekilde çalışmak sanıyorum ki değerli meslektaşlarıma en büyük mesajımdır.

The post “Sigorta sektörü toplumun nefesi” appeared first on Sigortaci Gazetesi.

“Geleneksel ve dijital yapılar arasındaki iş birlikleri artacak”

$
0
0

Bu yıl katıldığı ITC Vegas etkinliğindeki izlenimlerden, yakın vadede geleneksel ve dijital yapılar arasındaki iş birliklerinin artmasının öngörüldüğünü belirten Aveon Global Sigorta IT ve Dijital Süreç Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Melek Yılmaz, “Sigorta şirketlerinin dijital teknolojileri benimsemesiyle, yeni pazar fırsatları yaratma eğiliminde artış olacaktır. Bu iş birlikleri de insurtech ekosisteminin gelişip büyümesini doğrudan destekleyecektir” dedi.

Sigortacılık alanında dijitalleşme ve inovasyon trendlerini takip eden sektör yöneticileri, teknoloji şirketleri, insurtech girişimler, bu alandaki fikir önderleri ve diğer tüm paydaşlar her yıl sonbaharda Las Vegas da bir araya geliyor. Global ölçekteki en büyük insurtech etkinliği olan ITC Vegas, bu yıl 31 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında gerçekleşti. 10 bin civarı katılımcıya ev sahipliği yapan etkinlik yine çok ses getirdi. Bu yılki etkinliği yerinde izleme fırsatı bulan Aveon Global Sigorta IT ve Dijital Süreç Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Melek Yılmaz ile konferanstan izlenimler, öne çıkan mesajlar, dikkat çeken girişimler üzerine ile keyifli bir söyleşi yaptık.

Melek merhaba. Öncelikle, okuyucularımız için kendini kısaca tanıtırsan sevinirim.

Haliç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra kariyerime sigorta sektöründe başladım. Uzun süre sigorta şirketlerinin yazılım geliştirme, proje yönetimi ve değişim yönetimi alanlarında birçok dijital dönüşüm projesinin yürütülmesinde görev aldım. Mart 2023 itibarıyla da IT ve Dijital Süreç Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak Aveon Global Sigorta ekibine dâhil oldum. Ek olarak yaklaşık 3 buçuk senedir İTÜ Çekirdek insurtech dikeyinde girişimcilere mentorluk desteği sağlamaya çalışıyorum.

31Ekim – 2 Kasım tarihlerinde Las Vegas’da düzenlenen global ölçekteki en büyük insurtech etkinliği olan ITC Vegas’a katıldın. Etkinlikle ilgili kısa bilgiler ve genel izlenimleri konuşarak sohbete başlayalım istersen.

ITC Vegas’ı sigortanın geleceğini şekillendirmek için dört gün boyunca 9 binden fazla profesyonelin ve uygulayıcının buluştuğu yer olarak tanımlayabilirim sanırım. Yüksek katılımlı, iyi organize edilmiş, dolu dolu bir etkinlik oldu katılımcılar açısından.

Etkinlikte öne çıkan temalar ve konu başlıkları nelerdi?

Bu yılki konferansın belki de en dikkat çekici olan kısımlarından bir tanesi, sigorta teknolojileri geliştiren şirketlerin vizyonunda yaşanan evrimdi diyebiliriz. ‘Dijital Devrim’ sürecinin bir sonraki aşamasını gerçekleştirmek için sektörün uzun soluklu ve deneyimli şirketleriyle birlikte çalışmaya çok daha istekli görünüyorlardı. Hepimizin çok iyi bildiği gibi piyasalar çalkantılı, siber güvenlik büyük bir tehdit, enflasyon ise globalde de şiddetini hissettirmeye devam ediyor. İklim değişikliği ise mevsimsel hava koşullarını kötüleştiriyor ve tüm bunlar tedarik zincirlerine ve ekonomilere etki ediyor. Tüm bunların yansımasını ITC Vegas’taki odaklanılan konu başlıkları ve çözümlerde de gördük açıkçası. Siber güvenlik ve katastrofik modelleme çözümleri en çok öne çıkan iki konu başlığıydı diyebilirim.

Insurtech ve teknoloji şirketi anlamında çok geniş bir katılım vardı etkinlikte. Bu girişimlerin odaklandığı temel alanlar nelerdi? Hangi insurtech girişimleri ilgini çekti?

Ağırlıklı olarak girişimcilerin ya da teknoloji şirketlerinin ana odaklandığı alanlar risk yönetimi ve hasar yönetimi olmakla beraber bu alanları destekleyici yan ürünler ve teknolojiler de sayıca oldukça fazlaydı. Birçok girişim ile tanışıp, sohbet etme, çözümlerini dinleme fırsatımız oldu. Ancak özellikle birkaç tanesi hem Türkiye’deki dinamiklerimize uyması açısından hem de çözümlerin kullanılabilirliği açısından ilgimi çekti. Bunlardan birisi McKenzie Intelligence Services. Merkezi Londra’da olan bir Scaleup aslında. Alan ve zemin teknolojileri ile uydu verileri ve yapay zekâyı kullanarak, felaket tahminleme ve modelleme yapabilen bir çözümleri var. 6 Şubat’ta yaşamış olduğumuz depremin veri ve modellemelerini demo’da izlemek değişik bir duygu ve tecrübe yaşattı bize açıkçası. Gömülü sigortacılık alanında Mulberri ve Boost Insurance; siber güvenlik alanında ise CybCube dikkatimizi çeken diğer girişimler oldu.

Sigorta alanına yönelik yol haritası, trendler ve gelecek öngörüleri anlamında neler konuşuldu etkinlikte?

Konuşmacıların bir kısmı bilerek ya da bilmeyerek ortak bir mesaj verdi aslında. Teknoloji ve sigorta sektörü arasındaki ilişki için ortaya atılmış olan inanışların aslında doğru olmadıklarını somut örnekler ile desteklediler. Bu önyargılara takılmadan, daha çevik, daha teknolojik hatta bazı alanlarda değişim ve dönüşümü destekleyici daha cesur adımların atılması çağrısında bulundular. Katılımcı sayısı ve profilleri göz önünde bulundurulduğunda yerinde ve etkili bir çağrı oldu diyebilirim. Gelecek öngörüleri açısından iklim değişikliği ve siber güvenlik, yakın gelecekte daha merkezde olacak diyebiliriz. Hem globalde hem Türkiye’de doğru risk yönetimi ve risklere karşı hazırlıklı olmak doğru fiyat yönetiminden daha kritik bir noktaya gelmiş durumda. Özellikle globaldeki girişimlerin açık kaynak kod, bulut servisleri ve uydu verileri gibi erişebildikleri veri açısından bu noktada avantajlı olduğunu düşünüyorum.

Etkinliğe katılım sonrasında, bizim piyasamız ve insurtech ekosistemimiz adına ne tür mesajlar, içgörüler oluştu aklında?

Yakın vadede geleneksel ve dijital kanallar arasındaki iş birliklerinin artmasını öngörüyoruz. Bu yılki etkinlikteki etkileşim de bunu destekler nitelikte oldu. Özellikle sigorta şirketlerinin dijital teknolojileri benimsemesiyle, yeni pazar fırsatları yaratma eğiliminde artış olacaktır. Bu iş birlikleri de Türkiye’deki insurtech ekosisteminin gelişip büyümesini doğrudan destekleyecektir. Etkinlikteki firmaların birçoğu sadece Amerika ve Kanada bölgesinde hizmet gösteren firmalardı. Büyük çoğunluğunun orta vadede Avrupa’ya açılma gibi bir hedefleri olsa bile nereden nasıl başlayacaklarına dair çok fikirleri yok izlenimini edindik. Avrupa ülkelerinden dinamikler ve regülasyonlar onları en çok zorlayan alanlar. Diğer bir taraftan bizim girişimlerimiz için bunların bir avantaj olduğunu düşünüyorum.

Son mesajların neler olur?

Türkiye’de çok başarılı, çok istekli girişimlerimiz var. Bu girişimlerimizi destekleyen kuluçka merkezlerimiz ve onlara tecrübeleri ile yol göstermeye çalışan farklı sektörlerden birçok değerli mentorümüz var. Doğru iş birlikleri ve destekler ile çok daha ivmelenerek ekosistem içerisinden çıkan, globalde adını duyacağımız bir çok girişimimizin olacağına eminim. Umarım ITC Vegas gibi büyük tüm etkinliklerde ülkemizden de girişimlerin standlarını ziyaret etme fırsatı yakalarız.

The post “Geleneksel ve dijital yapılar arasındaki iş birlikleri artacak” appeared first on Sigortaci Gazetesi.

“CEO’lar insan faktörünü ıskalamamalı”

$
0
0

CEO’ların hayatlarının, çalışanını, acentesini ve hizmet verdiği müşterisini merkeze koyabildiğinde biraz daha kolaylaştığını belirten AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Ne kadar finansal tarafınızı, sermaye yeterlilik oranınızı, finansal bilançonuzu güçlü kılsanız da bence bugünün CEO’larının ıskalamaması gereken yegâne konu insan. İnsan faktörü hayatımızın her adımında” diye konuştu.

Sigortacı Gazetesi’nin bu ayki “CEO’lar Konuşuyor” sayfalarının konuğu AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken oldu. Ölken, 2023 yılında zorlu sınavlardan geçildiğini ancak “insanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” felsefesiyle çalışan AXA Sigorta’nın üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini belirtti. AXA Sigorta’nın 2023 yılı performansından gelecek yıl planlarına, iş birliklerinden değer ortaklıklarına ve benimsedikleri felsefelerine kadar birçok konuyu ele aldığımız söyleşimizde AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, şu değerlendirmelerde bulundu:

Artık 2023 yılının sonuna geldik. AXA Sigorta 2023 yılında nasıl bir performans gösterdi?

2023 yılı meslek hayatımın en zorlu yıllarından bir tanesi. Yılın başında Kahramanmaraş depremleriyle çok sarsıldık. Bir sigortacı olarak neden bu mesleği yaptığımızı hatırladığımız bir dönem oldu. Hem sigortacı hem bir vatandaş hem bu ülke topraklarında yaşayan bireyler olarak zorlu bir sınavın içinden geçtiğimiz bir yıl. AXA Sigorta açısından baktığımızda olması gerekeni yaptığımızı düşünüyorum. “İnsanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” felsefesiyle çalışan bu şirket, üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir. Gerek hasar ödemelerinde, gerek acentelere olan yaklaşımlarında, gerek müşterilere olan desteklerinde, gerekse kurumsal sosyal sorumluluk anlamında gerçekleştirdikleriyle örnek bir kurum olarak faaliyetimizi sürdürdük. Tabii 2023 kendi içinde bizim için daha farklı özellikler barındırıyor. Depremden çok kısa zaman önce ülkemizdeki önemli bir satın almayı gerçekleştirdiğimizi açıklamıştık. Aslında depremin içinde ve deprem yolculuğuyla beraber bir de satın alma yolculuğu yönettiğimiz bir süreç oldu. Acente sayımız 4 bine yükseldi. Dağıtım kanallarımızda çeşitlilikler ortaya çıktı, çalışanlarımızı güçlendirdik. Şirketimizin operasyonel modelini yeniden ele aldık. Güçlü bölge felsefesiyle çalışıyoruz. Bölge teşkilatlarımızda yeni bir yapılanmaya gittik. Merkezi olarak değil, bölgelerde hasarından tekniğine, satıştan tahsilatına, tüm kadrolarıyla çalışan güçlü bir konuma gelmiştik. Daha ileriye götürmek için yeni yapılanmalarımızı tamamladık.

‘DİJİTAL SAĞLIK ÜRÜNÜ İLE ÖN PLANA ÇIKTIK’

Sene sonu geliyor. AXA Sigorta, satın almanın konsolidasyonuyla beraber 35 milyar lira prim üretim hacmine ulaşmış olacak. %120’lerin biraz üstünde bir büyümeyi öngörüyoruz. 2023 yılı bütün zorlukların içinde bir de portföy dengesinin ön plana çıktığı farklı bir yıl oldu. Çünkü trafikte ortaya çıkan zararları diğer branşlarla bir miktar absorbe etmek gerekiyor. Riskinizi farklı bir platformda yönetmeniz gerekiyor. İşin özü, sigortacılık performansı açısından zorluk derecesi yüksek bir yılda iyi neticelerle kapatacağımızı düşünüyorum. Ürün ve hizmet açısından da gelişim hedeflediğimiz bir yıldı. Depremlerle beraber önceliklerimizi farklı kanallara vermek zorunda kaldık. Ama bu yılın özelinde sağlık sigortalarında dijital sağlık ürünü ile ön plana çıktığımız bir yıl. Türkiye’de ilk, hatta AXA Global’e baktığımızda da uçtan uca müşteri deneyimini sigorta ürünü haline getiren yegane ürün diyebilirim. Sadece bununla da yetinmiyoruz. Bir taraftan mutfakta çalışmak lazım. Çünkü geleceği güvenli kılmak için maliyet girdinizi minimize etmeniz gerekiyor. Sadeleşme, yeni teknolojilerden istifade etmek de en kritik başlık. Bu manada yapay zekâ ve büyük veri uzun zamandır yatırım yaptığımız önemli teknolojik başlıklar ve bu alanlarda önemli projeler gerçekleştirdik. 2023 yılının bütün zorlu tarafının yanında bir de böyle bir inovasyon dönemi yaşadık. Son olarak birçok acente etkinliğinde “Sürdürülebilir Gelişim ve Büyüme”yi dile getirdik. Bu yıl biraz da bunun ispatı gibi gelişti. 2024-2026 yolculuğu da büyüme yolculuğu olacak bizim için.

2024 yılına yönelik planlarınız neler? Hangi alanlarda daha aktif olmayı planlıyorsunuz?

Öncelikle spesifik bir alan sigortacısı olmadığımızın altını çizmek isterim. Biz dengeli bir portföy yönetiyoruz. Bize emanet edilen bir sermaye, mevzuatın gerektirdiği kurallar ve sermaye yeterlilik oranları var. 2024’te çok dengeli bir portföy yönetmemiz lazım çünkü ürünlerin birbirinden farklı dinamikleri var. Dolayısıyla önceliğimiz dengeli bir portföy. Bu dengeli portföyü de büyüteceğiz. Ülkemizde yaşanan doğal afetler, depremler sigortalanma oranlarının yavaş gittiğini sürekli olarak bize gösteriyor. Bizim de hizmet ve ürünleri geliştirerek biraz daha ileriye taşımamız gerekiyor. İkinci önceliğimiz de büyüme ve gelişim. Bunları sağlayacak olan da çevik bir organizasyona dönüşmek. Hızlı bir dönüşüm içinde olacağımızı söyleyebilirim. Çünkü ne yapmamız gerektiğini epeydir çalışıyoruz. Adım adım da uygulamalara başladık. Üçüncü olarak alternatif kanallar üzerinde sigortacılığın gelişimi için farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla 2024 önceliklerinin bir tanesi de farkındalık. Sigortalanma oranlarını yukarı çıkartacak, müşteriye ve yeni nesil müşteri gruplarına sigortayı tanıştıracak ürünleri keşfetmeye çalışıyoruz. Dördüncü olarak rekabetin olduğu bir sektörde olmamıza rağmen, 2024 yılı özellikle kurumsal ticari sigortacılık açısından ortak aklın daha çok ön plana çıkması gerektiği bir dönem. Son olarak da eksenimizin içinde sağlık sigortaları var. Bireysel alanda fırsat olduğunu düşünüyoruz. Satın alma sonrası da farklı bir sinerji yaratabildiğimizi gördük. Ürün gamlarımızda önemli değişiklikler bekliyoruz ve müşterinin satın alma gücüne göre sürdürülebilir bir sağlık politikasını barındırmaya gayret ediyoruz.

‘İŞ BİRLİKLERİ GELİŞMEK İÇİN ÖNEMLİ’

İş birliklerinizi konuşalım biraz da. En son Koç Healthcare iş birliğiyle Türkiye’nin ilk dijital sağlık sigortasını sundunuz. Hem iş birlikleriniz hem de dijital sigortalar hakkında düşüncelerinizi almak isterim.

İş birlikleri gelişmek için önemli. Hepsi bir deneyim, bir müşteri yolculuğu. Bu deneyimde müşterilerimizin beklentilerini dinlediğimizde, özellikle dijital çok önemli bir başlık olarak karşımıza çıktı. Sağlıkta bir çoğumuzun düşünmediği şeyler karşımıza çıktı. Bütün bu serüven pandemi dönemindeki deneyimlerle oluştu. Koç Healthcare, Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin tüm imkânlarıyla yaratılan; teşhis ve tedavinin aynı anda yapılabildiği bir dijital yolculuk tanımlandı. Bu bir başlangıç. İş birliklerini çok önemsiyorum ama iş birliklerimiz sadece üretmek ve satmak üzerine değil, aynı zamanda “insanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” üzerine. Böyle baktığımızda sivil toplum kuruluşları, özel işletmeler, özellikle 2024’te hedeflediğimiz tarım, biyoçeşitlilik, iyi gıdaya erişimdeki farkındalık konusunda kendini geliştirmiş, buna gönül vermiş teknisyenleri, sivil toplum kuruluşlarını çözüm ve değer ortağımız olarak görüyoruz.

‘YEŞİL DÖNÜŞÜME KENDİMİZDEN BAŞLADIK’

Son yıllarda yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik, net sıfır kavramları çokça konuşulmaya başlandı. İklim değişikliğiyle tetiklenen bu kavramlar hakkında neler söylemek istersiniz?

4 yıl önce yola çıktığımız “Dünya İçin Hareket Et” bakış açımızla acentelerimize yeşil ofis ve “Dünya Dostu Acente” kavramlarını anlatmaya başladık. Yaşam biçimimizde karbon ayak izimizi aşağı çekmek için adım atmamız gerektiğini söyledik. Önce kendimizden başladık. AXA Grubu’nda da bu çok önemli bir inisiyatif. Şirket olarak karbon ayak izimizi %25’lere indirmenin ötesinde, kullandığımız enerjiyi tamamen yeşile dönüştürmek gibi hedeflerle çalışıyoruz. Yaklaşık 4 yıldır bu şekilde çalışıyoruz ve her bir adımımızın karşılığında karbon ayak izimizi nötralize edecek aktivitenin ne olması gerektiğine bakıyoruz. Seyahat sürelerimizi kısıtladık. Otomobil ve uçakla olan seyahatlerimizi sınırlamaya başladık. Dijitaldeki karbon ayak izimizi azaltmak için ağaç dikiyoruz. Şirketimiz bu alanda öncü lider şirketlerden bir tanesi konumunda. 9 bölge müdürlüğümüzün tamamının enerjisini yeşil enerji üreticisi ve tedarikçisinden sağlıyoruz. AXA Sigorta olarak, sürdürülebilir bir enerji yönetiminde üzerimize düşeni yapmaya gayret edeceğiz.

Sponsorluklarınız da bulunuyor. Sponsorluk faaliyetleriniz nasıl gidiyor?

Sponsorluk kelimesini çok sevdiğimi söyleyemem çünkü sponsorluk hedefimizde olan bir şey değil. Biz buna değer ortaklığı demeyi tercih ediyoruz. Değer ortaklığıyla topluma nüfuz etmek ve toplumda gelişime açık alanları hedeflemeye çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi de Türk gençliği. Bu anlamda spor da çok önemli birleştirici bir faktör. Son 5 yıldır Türkiye Voleybol Federasyonu ile bir değer ortaklığı yapıyoruz. Sigorta ihtiyaçlarını karşılamakla başlamıştık ancak Federasyon çatısı altındaki Voleybol Lisesi’nde 300 öğrencinin var olduğunu ve bu öğrencilere burs verdiğimizde onların eğitim kalitesinin arttığını gördük. Fabrika Voleybol adlı bir yapıya da destek olmaya gayret ediyoruz. Konumuz sadece voleybol değil, bireysel sporcularımız da var. Örneğin olimpiyata hazırlanan genç kadın sporcularımızdan değer ortağı olarak desteklediğimiz İlke Özyüksel Türkiye’deki ilk pentatletlerden. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ampute Futbol Takımı ile bir iş birliğimiz var. Hedefimiz altyapıya önem veren ve altyapıyla Türk gençlerini geleceğe hazırlamaya gayret eden organizasyonlar. Tabii sadece sporla kalmıyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi tarım, biyoçeşitlilik bizim için çok önemli. Bu alanda da iş birliklerimiz var. Bu değer ortaklıklarımızı farkındalık yaratmak için toplumla buluşturuyor, hem emsalsiz olmasını hem de unutulmamasını sağlamak için Sebat, Efsaneler ve Gelecek için Üretmeye Değer belgesellerine imza atıyoruz. Bunlar dışarıdan baktığınızda sponsorluk denebilecek ama tam manasıyla değer ortaklığı diyebileceğimiz ve bu topluma katkı sağlayacağına inandığımız projeler.

‘ÇALIŞANI MERKEZE ALMAK ZORUNDAYIZ’

Bugünün CEO’larının ajandalarında hangi gündem maddeleri yer almalı? Siz bir CEO olarak hangi konulara önem veriyorsunuz?

Sigortacı bir CEO olarak gelecekte güvenli olmanız için önce finansal tarafa odaklanmanız lazım ama bu çok geleneksel bir bakış açısı. Ne kadar finansal tarafınızı, sermaye yeterlilik oranınızı, finansal bilançonuzu güçlü kılsanız da bence bugünün CEO’larının ıskalamaması gereken yegâne konu insan. İnsan faktörü hayatımızın her adımında. Biz insan dediğimizde önce çalışandan başlayacağız. Çalışanı merkeze almak zorundayız. Verimlilik hayatımızın en önemli parçası. Verimli olurken de yeni gündemimiz bence sadeleşme olmalı ancak sadeleşme dediğiniz şey de proje adı sadeleşme olan bir bakış açısı ise olmaz. Basit yaşayabildiğiniz zaman bu gibi çetin dönemleri gerçek anlamda daha sade yönetebiliyorsunuz. Sade yönettiğiniz zaman da verimli olabiliyorsunuz. CEO’ların hayatı çalışanını, acentesini ve hizmet verdiği müşterisini merkeze koyabiliyorsa biraz daha kolaylaşıyor.

Son olarak sektöre, sektör paydaşlarına, sigortalılarınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Ben bu mesleği çok seviyorum. Meslek seçimimi doğru yaptığıma inanıyorum. Öncelikle hepimizin bu meslekte, “insanlığın gelişmesi adına insanlık için değerli olanı korumak” felsefesinde bir el sıkışması lazım. İkinci olarak bu meslek deneyim gerektiriyor çünkü farklı örnekler yaşamak gerekiyor. Sigortacılık bana göre çok itibarlı bir meslek ve buna inanmamız gerekiyor. Sektördeki bütün paydaşlara mesajım da şu: Sektörde gidilecek çok alan, atılacak çok adım var. Pastanın büyümesiyle ilgili bir sorun yok. Pasta büyüyor ama yeteri kadar hızlı büyümüyor. Bu potansiyeli biraz daha teknik olarak yapmaya, biraz daha sigorta sektörüne sahip çıkmaya ve iyi yaptığımız şeyleri de konuşmaya gayret edersek sektörün önünün daha da açılacağını düşünüyorum. Bardağın dolu tarafından bakarsak bence geleceği daha da kolaylıkla inşa edebiliriz. Dolayısıyla çözüm odaklı olmak bence bundan sonraki yolculuğumuzda daha önemli bir kurtuluş stratejisi olarak bizi bekliyor.

The post “CEO’lar insan faktörünü ıskalamamalı” appeared first on Sigortaci Gazetesi.

“Sigorta ve mobilite sektörlerinde öne çıkan girişim olmakta kararlıyız”

$
0
0

Görüntü işleme ve yapay zekâ teknolojilerine dayalı çözümler sunan Wyseye girişiminin kurucu ortağı Eren Bekin, “Wyseye olarak, kurumların görüntü ve yapay zekâ teknolojilerine en kolay ve minimum yatırımla erişebilmeleri vizyonuyla yola çıktık. Sigorta ve mobilite sektörlerinde önemli bir teknoloji girişimi olarak öne çıkmak için kararlıyız” dedi.

Yılın ilk sayısını Big Bang Startup Challenge etkinliğine ayırmıştık. İlk söyleşimizi de geçen yıl İTÜ Çekirdek Insurtech Programı’nda yer alan ve Big Bang sahnesinde en yüksek ödül kazanan ilk 3 girişim arasında yer alan Wyseye girişiminin kurucu ortağı Eren Bekin ile yaptık. Sigorta, otomotiv ve mobilite alanına odaklanan Wyseye, görüntü işleme ve yapay zekâ teknolojilerine dayalı çözümler sunuyor. Otomobillerin akıllı ve bağlantılı cihazlara dönüştüğü günümüzde, hasar ve onarım süreçlerinin de dijitalleşmesi birçok açıdan önem taşıyor. Bu amaca yönelik teknolojik çözümler geliştiren Wyseye ekibiyle sundukları ürünler, yol haritaları ve gelecek planları üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Merhaba Eren. Wyseye olarak yola çıkış hikâyenizi konuşarak başlayalım istersen.

Enes ve ben, uzun süredir birlikte çalışan, birbirimizi tamamlayan bir ekibiz. En büyük gücümüz, sigorta sektöründe uzun yıllara dayanan deneyimimiz. Wyseye’ı kurmadan önce insurtech pazarında araştırmalar yapan ve sigorta teknolojileri alanında inovatif çözümler üzerine çalışan bir ekip içinde yer aldık. TUBİTAK’ın girişimci olmak isteyenlere sunduğu BİGG ve KOSGEB İleri Girişimcilik destekleri ile elde ettiğimiz kazanımlar, Wyseye’ı kurma kararı almamızda önemli bir itici güç oldu.

Geçen yıl katıldığınız İTÜ Çekirdek sürecini de kısaca konuşalım. Nasıl bir deneyim yaşadınız?

İyi ki İTÜ Çekirdek mezunu bir girişim olduk. İTÜ Çekirdek’e başvurmadan önce bazı soru işaretlerimiz vardı. Ancak sonrasında, bu birlikteliğin bizim için ne kadar değerli olduğunu zamanla fark ettik. Girişimlerin yaşamına devam edebilmesi için satış yapabilmesi, yatırım bulması ve tüm süreçler için ciddi bir zaman ayırması gerekiyor. Bu yolculukta sizleri anlayan kişilerin destek olması çok önemli. İşte tam bu noktada İTÜ Çekirdek süreci, girişimimiz için önemli dinamikleri doğru şekilde belirlememize yardımcı olan bir serüven oldu. Eğitimler ve mentor görüşmeleriyle çözümümüzü geliştirmeye devam ettik. Otomobil İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği Otomobilin Geleceği Tasarım Yarışması’nda ödül kazandık. Ardından İTÜ Çekirdek’te Big Bang sahnesinde yerimizi aldık.

Peki Big Bang sahnesinde olmak nasıl bir duyguydu?

Big Bang sahnesini sanırım çok uzun anlatabilirim, her anı ayrı bir heyecandı. Bir girişimin mutlaka yaşaması gereken en özel anlardan birisi ve bizim için önemli bir dönemeçti. Çözümümüzü geniş bir kitleye tanıtmak, girişimimizin bilinirliğini artırmak ve sahnede gördüğümüz ilginin bize kattığı umut gerçekten çok değerliydi. Çok önemli kurumlardan ödüller kazandık, ilk yatırımımızı Big Bang sahnesinde duyurma fırsatı bulduk. Sizlerin aracılığı ile bize ödül veren İTÜ Çekirdek paydaşı tüm kurumlara çok teşekkür ediyoruz.

Wyseye’ı biraz daha yakından tanıyalım. Odaklandığınız problemler, sunduğunuz çözüm ve değer önerilerine kısaca değinir misin?

Wyseye olarak, kurumların görüntü işleme ve yapay zekâ teknolojilerine en kolay ve minimum yatırımla erişebilmeleri vizyonuyla yola çıktık. Ülkemizdeki regülasyonlara uygun, kurum ihtiyaçlarına özel çözümler geliştirmekteyiz. Hasar.AI ve Dokuman.io adında iki ürünümüz bulunmakta ve bu ürünlerle sektörlerdeki yoğun operasyonları en aza indirme konusunda kurumlara destek olmaya çalışıyoruz. Bu ürünler, çalışanların daha verimli iş süreçleri oluşturmalarına ve tekrarlı görevleri Wyseye’nin farklı bakış açısıyla gerçekleştirmelerine yardımcı oluyor.

‘AMACIMIZ VERİMLİLİK ARTIŞI SAĞLAMAK’

Mevcut süreçte gündeminizdeki ana ürünler, projeler neler?

Hasar.AI, özellikle sigorta ve mobilite sektörleri için özel olarak tasarlanmış bir yapay zekâ çözümüdür. Otomobillerin durumunu görüntü analizi yaparak tespit etmekte ve olası hasar durumlarında dijital bir ekspertiz sonucuyla tahmini hasar tutarını sunmaktayız. Sistem, hasarların hızlı ve doğru bir şekilde değerlendirilmesini ve kategorize edilmesini esnek bir şekilde sağlamak üzere geliştirildi. Sigorta, otomobil üreticileri, filo ve araç kiralama şirketleri, araç paylaşım platformları, asistans hizmet sağlayıcıları ve 2. el satış platformları gibi paydaşlara çözümler sunuyoruz. Dokuman.io ise, banka ve sigorta şirketlerinde manuel olarak yürütülen, yüksek hacimli doküman süreçlerini yönetmek üzere tasarlandı. Tam otomasyonla veya destek sistem olarak, çalışanların iş sürelerini kısaltmak ve birim zamandaki verimliliği artırmak amacındayız.

Sigortacılık alanındaki ne tür kullanım senaryoları üzerine çalışıyorsunuz? Sektörün dijitalleşmesi adına neler var yol haritanızda?

Sigorta şirketi müşterilerimizle üretim, satış sonrası hizmetler ve suistimal tespitlerinde ek faydalar üzerine çalışmaktayız. İTÜ Çekirdek paydaşlarından olan Aveon Global Sigorta ilk sigorta şirketi müşterimiz oldu. Kasko sigortalarında şirket çalışanlarına ve acentelere yönelik destek niteliğindeki süreçleri özel olarak tasarlamaktayız. Bu sayede, müşterilerin süreçlerini daha hızlı ve şeffaf bir şekilde yönetmelerine yardımcı olmakta ve aynı zamanda acentelerin operasyonlarını azaltacak bir destek platformu sunmaktayız. Bireysel emeklilik şirketlerinin satış sonrası süreçlerinde, form ve evrak takibi konusunda görüntü işleme teknolojisinin gücü ile destek sağlıyoruz. Örneğin, el yazısı ile doldurulmuş bireysel emeklilik ayrılık formlarının yapay zekâ ile analizi gibi, son kullanıcı tarafından hızlı aksiyon beklenen talepler için otonom süreçler üzerine çalışıyoruz.

Las Vegas’da düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı’na da katıldınız. Oradan öne çıkan gözlemler, tespitler neler?

Evet, dünyanın en büyük teknoloji fuarı olan CES’e katıldık. OİB’in destekleriyle katıldığımız bu etkinlik, Wyseye’ı global arenada tanıtma fırsatı sundu. Katılımımızın odak noktası otomobil teknolojileri oldu. Bu alanda detaylı incelemeler ve önemli görüşmeler gerçekleştirdik. Tanıtılan tüm otomobillerin artık akıllı cihazlara dönüştüğünü görmek, sektördeki hızlı değişimi ve gelişimi vurguluyor. Bu akıllı cihazlarda ortaya çıkabilecek hasarlar ve tamir yöntemleri, alıştığımızın dışında yeni bir perspektif sunuyor. Ayrıca, dünya genelinde birçok pazarda iyi teknoloji geliştiren girişimlerin olduğunu fark ettik. CES sayesinde, sektördeki rakiplerimizi yakından inceleme ve global pazarda durumumuzu değerlendirme fırsatı bulduk. Biraz da gelecek planlarınız ve hedeflerinize değinelim istersen. Sigorta ve mobilite sektörlerinde önemli bir teknoloji girişimi olarak öne çıkmak için kararlıyız. Bu hedefe ulaşmak adına büyük bir çaba sarf ediyoruz. Yakın gelecekte, sektörün ihtiyaçlarına uygun çeşitli çözümler ve anlaşmalarla karşınıza çıkmak için heyecanlıyız. Sektöre katkıda bulunmaya ve inovasyonu artırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdürmek için sabırsızlanıyoruz.

‘GİRİŞİMLERE SİGORTACILIĞI ÖĞRETEBİLMEK ÖNEMLİ’

İlave etmek istediğin bir mesaj var mı?

Türkiye’nin teknoloji alanında öncü bir ülke olduğunu biliyoruz ve önemli bir potansiyele sahip olduğumuzun farkındayız. Insurtech pazarının gelişimi için Türkiye’de girişimcilere sigortacılığı öğretebilmek önemli bir görev. Bu noktada, sizin ve İTÜ Çekirdek Insurtech Programı’nın öncülüğünde sağlanan destekler bizlere cesaret veriyor. Türkiye’den dünya genelinde sigortacılık deneyimlerini değiştirecek çeşitli girişimler çıkacaktır. İTÜ Çekirdek Insurtech Programı’nın önemi büyük.

The post “Sigorta ve mobilite sektörlerinde öne çıkan girişim olmakta kararlıyız” appeared first on Sigortaci Gazetesi.


“Gömülü sigortanın felsefesi potansiyel müşterilere doğru anda ulaşmak”

$
0
0

Tamamlıyo’nun kurucu ortakları Metin Öngüç ve Deniz Gül, gömülü sigortanın temel felsefesinin sigorta ihtiyacı olan potansiyel müşterilere doğru anda ulaşmak olduğunu belirterek, “Doğru hedef kitleye, doğru ürün ve doğru teminatlarla, doğru platformda etkili bir entegrasyonla sunulduğunda gömülü sigorta önemli başarılar yaratıyor. Tamamlıyo olarak stratejlerimizi bu yönde şekillendiriyoruz” dediler.

Sigorta sektörünün geleceğine dair yapılan öngörülerde öne çıkan trendlerin başında gömülü sigorta (Embedded Insurance) geliyor. Global ölçekte bu alana odaklanan insurtech girişimlerin sayısı hızla artıyor. Bizim insurtech ekosistemimizde bu alandaki öncü girişimler arasında yer alan Tamamlıyo’nun kurucu ortaklarını sayfalarımızda ağırladık bu ay. Metin Öngüç ve Deniz Gül ile birlikte Tamamlıyo bünyesindeki son gelişmeler, gömülü sigorta alanına ilişkin planlar ve gelecek öngörüleri üzerine keyifli bir sohbet yaptık.

Merhaba Deniz, Metin. Sizinle 2021 yılında yine bir söyleşimiz olmuştu. Yola yeni çıktığınız bir süreçti. Bu ara dönemde neler oldu Tamamlıyo cephesinde?

Tamamlıyo ekibi olarak son dönemde ciddi bir ivme ile ilerliyoruz. Özellikle seyahat sektöründe, Tamamlıyo’nun etkisi belirgin bir şekilde arttı. Poliçe adetlerindeki artış, işimize duyduğumuz güveni daha da pekiştirdi. Bu süreçte, odak noktamızı netleştirdik ve hedeflerimize daha kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Cep telefonu sigortası ürünü için ayrı bir marka oluşturduk ve adına ‘’Kırılmıyo’’ dedik. Elbette, Fongogo Kitlesel Fonlama Platformu üzerinden başarıyla tamamladığımız 2 yatırım turu da bize ciddi ivme kattı. Bununla beraber, İTÜ Çekirdek Insurtech Programı sonrasında, QNBEYOND ve Yapı Kredi Fast FRWRD hızlandırma programlarını başarıyla tamamlayarak girişim yolculuğumuza devam ediyoruz.

Tamamlıyo olarak gömülü sigorta alanına odaklanıyorsunuz. Bu alanın sigorta sektörü için önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle bu alanın sektörün geleceğinde çok önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Birçok gelişmiş sigorta pazarındaki gelişmeler ve sinyaller bize bunu kuvvetle teyit ediyor. Sigorta şirketlerinin yeni müşterilere ulaşması adına çok ciddi fırsatlar yaratıyor gömülü sigortacılık uygulamaları. Sigorta sektöründe faaliyet gösteren tüm sigorta şirketleri ve aracılar, reklam kampanyaları ve geniş kapsamlı bütçelerle doğru hedef kitleye ulaşmayı amaçlıyor. Tamamlıyo ekibi olarak, gömülü sigortanın temel felsefesinin, sigorta ihtiyacı olan potansiyel müşterilere anlık olarak ulaşmak olduğunu düşünüyoruz. Gömülü sigorta, doğru hedef kitleye, doğru ürün ve doğru teminatlarla, doğru platformda etkili bir entegrasyonla sunulduğunda önemli başarılar yaratıyor. Tamamlıyo ekibi olarak, gömülü sigortanın önemine inanıyor ve bu yönde stratejilerimizi şekillendiriyoruz.

‘HIZ, VERİMLİLİK VE ERİŞİM FIRSATI SUNUYORUZ’

Sigorta şirketleri ve partner platformlar için sunduğunuz değer önerilerine kısaca değinir misiniz? Nasıl bir katkı sağlıyorsunuz?

Temel olarak tüm paydaşlarımıza hız, verimlilik ve erişim fırsatları yaratıyoruz. Normal şartlarda yeni bir ürün oluşturma aşamasında online bir iş ortağı ile bir sigorta şirketi arasındaki proje süreci 6 ila 12 ay sürebiliyor. Ayrıca, işin ölçeği sigorta şirketini yeterince heyecanlandırmıyorsa, projenin canlıya geçme olasılığı düşük oluyor. Tamamlıyo’nun açık sigortacılık platformu, iş ortaklarının sigorta web servislerine kolayca erişebilmesini sağlıyor. Bu, iş ortaklarının süreçlerini hızlandırırken, sigorta şirketlerinin entegrasyon iş yükünü azaltıyor. Sigorta şirketlerinin IT birimleri için mevcut kaynak planlaması, bekleyen işler, uzayan bekleme süreleri temel sorun. Tamamlıyo, bu noktada devreye girerek, sigorta şirketlerinin iş ortaklarına daha hızlı bağlanmalarına ve olası teknik sorunlara çözüm getirmelerine yardımcı oluyor.

Mevcut yapıda gündeminizdeki öncelikli sigorta ürünleri neler?

Gömülü sigorta modelinde, dijital süreçlere entegre edilebilecek ve kullanıcılar tarafından kolayca erişilebilecek ürünlere olan talep giderek artıyor. Bu ürünlerin satın alma süreçlerinin yanı sıra, hasar süreçlerinin de etkin bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Şu anda öncelikli olarak odaklandığımız ürünler seyahat sigortaları, elektronik cihazlar için uzatılmış garanti sigortası ve cep telefonu sigortası. Bu ürünler, kullanıcıların günlük yaşamlarında karşılaşabilecekleri risklere karşı koruma sağlarken, satın alma ve hasar süreçlerini kolaylaştırıyor. Ayrıca, yakın zamanda scooter kullanıcıları için geliştirdiğimiz anlık ferdi kaza sigortası ürününü de partnerlerimize sunmuştuk. Mikro sigorta ürünleri, kullanıcıların ihtiyaçlarına hızlı ve etkili bir şekilde yanıt verebilmek için geliştirilmekte olup, bu alanda çalışmalarımızı sürdürerek kullanıcılarımıza daha geniş bir koruma yelpazesi sunmayı amaçlıyoruz.

Gömülü sigorta konusunda bizdeki olgunluk seviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bazı sektörlerdeki dijital işletmeler için gömülü sigorta, inanılmaz bir fırsat ve gelir kaynağı olabilir. Ancak, bu fırsatı değerlendirebilmek için iş ortaklarının bünyesinde uzman ekipler olması gerekmekte. Özellikle, iş ortaklarımızla bir araya geldiğimizde ve onlara sunduğumuz hizmetin ve doğru ürünlerin tam olarak ihtiyaçlarına uygun olduğunu, ek gelir elde etmelerini sağlayabileceğimizi anlattığımızda, bu iş modeli çok cazip hale geliyor. Sigorta şirketleri tarafında ise, gömülü sigortayı ana iş modellerinin bir parçası haline getirenler olduğunu görmek bizi gerçekten heyecanlandırıyor. Umarım, bu iş birliğiyle harika sonuçlar elde ederiz.

‘TEKNİK ENTEGRASYON EN BÜYÜK ZORLUK’

Peki, gömülü sigorta uygulamaları açısından sektördeki temel bariyerler ve ihtiyaçlar neler sizce?

Bizce sektördeki en büyük zorluklardan biri, sigorta şirketleri ile teknik entegrasyon konusu. Bir sigorta ürününü dijital platformlara entegre etmek gerçekten karmaşık olabiliyor. Farklı sistemler arasında uyumluluk sağlamak, işin içinden çıkmak zorunda olduğumuz en büyük engellerden biri. Bir de tabii hukuki ve düzenleyici konular var. Her ülkenin farklı kuralları ve düzenlemeleri var. Dolayısıyla, gömülü sigorta uygulamalarını geliştirirken, her ülkenin mevzuatına uyum sağlamak gerçekten önemli. Ve tabii, müşterilerin bu yeni sigorta ürünlerini kabul etmesi ve kullanması da biraz zaman alabilir. Kullanıcıları doğru şekilde bilgilendirmek ve eğitmek gerekiyor. Ayrıca, sürekli değişim ve yeniliklere ayak uydurmak da bir başka önemli mesele. Her gün yeni bir teknoloji, yeni bir trend çıkıyor gibi. Bu yüzden, gömülü sigorta uygulamalarının esnek olması ve hızla değişen şartlara uyum sağlaması gerekiyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için, sektördeki paydaşlar arasında iş birliği yapmak ve teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak çok önemli. Ayrıca, düzenlemelerle uyumlu ve güçlü bir pazarlama stratejisi de başarı için kritik faktörler.

Anladığım kadarıyla, gömülü sigorta alanındaki başarı için API ve web servis altyapıları oldukça kritik. Bu açıdan mevcut tabloya ilişkin gözlemleriniz neler?

Gömülü sigorta dünyasında, API ve web servis altyapıları sigorta ürünlerini dijital platformlara entegre etmek için temel taşı niteliğinde. Bu altyapı ne kadar güçlü ve esnekse, iş ortaklarıyla entegrasyon yapması o kadar kolay ve hızlı olur. Yani aslında, bir nevi işin DNA’sı gibi düşünebilirsiniz. Şirketler, bu API ve web servis altyapılarını güçlendirmeye odaklanmalı ve sürekli olarak iyileştirmelidir. Standartlara uygun olmaları, güvenliği sağlamaları ve kullanıcı dostu arayüzlerle desteklenmeleri de çok önemli. Sonuçta, işin özü müşterilere ve iş ortaklarına en iyi deneyimi sunmak. Kısacası, gömülü sigorta alanında başarı için, API ve web servis altyapılarının sağlam olması şart. Bu altyapılar güçlü olduğunda, zorluklarla başa çıkmak çok daha kolay.

Biraz da gelecek planlarınız ve hedeflerinize değinelim isterseniz. Yol haritanızda neler var?

Bizim için gelecekteki en büyük hedefler, global pazarlara adım atmak ve uluslaraası ölçekte satılabilir seyahat sigortası ürünleri geliştirmek. Yurt dışında ilk poliçeyi oluşturduğumuzda LinkedIn’den paylaşmayı dört gözle bekliyoruz. Bizim için önemli bir kilometre taşı olacak. İnsanların daha güvenli seyahat etmelerini ve güvende hissetmelerini sağlayacak yenilikçi sigorta çözümleri sunmayı hedefliyoruz.

The post “Gömülü sigortanın felsefesi potansiyel müşterilere doğru anda ulaşmak” appeared first on Sigortaci Gazetesi.

“Kadınlar sigorta sektörünün olmazsa olmazı”

$
0
0

TÜSED Yönetim Kurulu üyelerinden sigorta eksperi Nurdan Akar, 2004 yılında ilk kadın sigorta eksperi olarak göreve başladığını belirterek, “Kadınlar sigorta sektörünün olmazsa olmazı. Yetişen yeni nesilde de kadınlarımıza mesleğimizi tavsiye ediyorum” dedi.

Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği’nin (TÜSED) Yönetim Kurulu üyelerinden sigorta eksperi Nurdan Akar, bir kadın olarak sektördeki deneyimlerini aktardı. Üniversite yıllarında ilk kez sigorta eksperliği mesleğinin varlığını keşfettiğini belirten Akar, “Hizmet verdiğim bölgede, 2004 yılında ilk kadın sigorta eksperi olarak göreve başladım. İlk yıllarda sektör paydaşlarının çoğu bu durumu garip karşılasa da önemli olanın işini sevmenin, sahiplenmenin ve en iyi şekilde yapma isteğinin olduğunu, zaman herkese gösterdi.  Kadınlar sigorta sektörünün olmazsa olmazı. Yetişen yeni nesilde de kadınlarımıza mesleğimizi tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu. Akar, şu değerlendirmelerde bulundu:

Sigorta eksperliği mesleği nedir, ne iş yapar? Sigorta eksperi, sigorta şirketinin eksperi midir?

Sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını, nedenlerini ve niteliklerini belirleyen ve mutabakatlı kıymet tespiti, ön ekspertiz ve hasar gözetimi gibi işleri mutat meslek olarak yapan tarafsız ve bağımsız kişidir. Tanımından da anlaşılacağı üzere Sigorta Eksperi, Sigorta Şirketlerinin Eksperi değildir, bağımsız ve tarafsızdır. Sigorta şirketi ve sigortalı arasındaki poliçeden doğan zarar tespitini hakkaniyetli olarak yapacak tek kişi, sigorta eksperidir.

Hali hazırda bu mesleği icra eden kaç kadın meslektaşınız var?

Meslekte aktif olarak 150 kadın meslektaşım ile sektöre tüm sigorta branşlarında hizmet vermekteyiz. Bu meslektaşlarım Türkiye’nin farklı illerinde ve tüm sigorta branşlarında yetkin ve donanımlı olarak hizmet vermektedir.

Kadın bir sigorta eksperi olarak yaşadığınız problemlere değinir misiniz?

Sigortalının, sigortacının ve otomotiv sektörünün menfaatlerinin ortasında mesleğimizi yapmak işimizin en önemli en hassas noktasıdır. Bu noktada iletişim becerisi mesleğimin olmazsa olmazlarındandır. Trafik kazası sonucunda yakınını kaybeden sigortalının, sigorta şirketi çalışanının, otomotiv çalışanının aracısız olarak görüştüğü tek kişi olmak her birinin kendince haklı olduğu gerçeğini unutmadan onları dinleyip, olayı yasal zeminde çözmek mesleğimizin en önemli ve yorucu yanlarından birisidir diyebilirim.

Kadınları bu mesleğe teşvik etmek adına sizce ne yapılmalı? Siz niçin bu mesleği tercih ettiniz?

Sigorta eksperi, işinde özverili, disiplinli ve insan psikolojisine duyarlı olarak çalışmaktadır. Ayrıca sigortacılık sektörüne ve bu sektördeki çıkan tüm ürünlere hâkim, uzmanlık alanı olan branşı ile ilgili tüm teknik donanıma sahiptir. Kadın olarak, işimizde kapsamlı analiz yeteneğimiz ve teknik donanımız ile olayları durumları yönetebilme özelliğimiz mesleği çok daha rahat ve kolay yapmamızı sağlamaktadır. Mesleğimiz kadınlarımızın genel yapısı ve yeteneklerine uygun olması nedeniyle açılan Eksperlik Sınavlarına katılmaları ve kazanmaları durumunda sektörün bu durumdan çok fayda sağlayacağına inanıyoruz ve bu anlamda kadınlarımızı destek oluyoruz. Üniversite 1’inci sınıfta öğretmenim sayesinde böyle bir mesleğin varlığından haberdar oldum ve okurken eksper olmaya karar vermiştim. Okul bitirme tezimi “Sigorta Eksperi Kimdir?” konusu üzerinde yaptım. Bizim eğitim dönemimizde toplum henüz sigortanın öneminin farkında değildi. Sonrasında toplum için ne mutlu ki gittikçe gereklilik haline geldi, artık insanlarımız bu konuda daha bilinçliler. Mesleğimin ilk zamanlarında yaptığım iş, sektör paydaşlarının çoğunluğu tarafından garipsendi. Bu iş kolunun kadınlara uygun olmadığı defalarca tarafıma ifade edildi. Ancak kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması gereken bir dünyada ve çağda önemli olanın cinsiyet değil, işini sahiplenerek, severek, en iyi şekilde yapmak için çabalamanın önemli olduğunu, ne mutlu ki zaman herkese gösterdi.

Yaşadığınız en ilginç anılardan birkaçını bizlerle paylaşabilir misiniz? Bugüne kadar kaç hasarlı aracın ekspertizini gerçekleştirdiniz? Kaç yıldır mesleği icra ediyorsunuz?

2004 yılında başladığım mesleğimi 20 yıldır aktif olarak sürdürüyorum. Yıllar içerisinde yaklaşık 50 bin aracın hasar tespiti tarafımdan tamamlanmıştır.

Her ekspertiz başlı başına farklı bir hikâye olduğu için yapılan iş aynı gibi görünse de süreçlerinde farklılıklar bulunmaktadır.

Mesela mesleğe ilk başladığım yıllarda, ilk atandığım işlerde, esnaf tarafından hasarlı araçlar tarafıma gösterilmek istenmemişti. Kendilerinin eksper olduğum hususunda ikna olmaları epeyce bir zaman almıştı. Sanayi esnafının, yoğun erkek çalışanı olması nedeniyle belki de kendilerine özgü rahat çalışma ortamlarına biraz daha özen göstermeleri gerektiğini anlamışlardı. Ekspertizi için atandığım bir araç hasarı için ekspertiz sırasında servis ile işçilik mutabakatında belirlediğim işçilikler az bulunduğunda, hanımefendi siz saçınızı kaç paraya boyatıyorsunuz da bu boya parasını bize yazıyorsunuz gibi tepkilerde almadım değil. Tek taraflı meydana gelen bir hasar dosyasında, olay yeri tetkiki için gittiğim bir köyde, olay yerini bulup fotoğraflandırdım. Küçük yerlerde olan olaylardan herkesin haberi olabileceğini düşünerek, yakında bulunan köy bakkalına olayı sordum, görmediğini, bilmediğini söyledi. Olay yerine yakın bir grup çocuk vardı, kendilerine birkaç şeker ikram edip olayı gördünüz mü diye sorduğumda, çocuktan al haberi, “o kazayı ehliyetsiz abla yaptı” dediler. Çoğunluğu erkek olan otomotiv sektöründe kadın eksper olarak kabul görmek bir süreçtir. Yıpratıcıdır, ancak işini sevmek, çabalamak ve işine sahip çıkılması durumunda mesleğimize bir bütün olarak bakıldığında eksperlikte erkek kadın ayrımı bulunmamaktadır.

Bilirkişi olmak, özellikle kadın bir bilirkişi olmak nasıl bir duygu? Çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Kaza yapanlardan sizlere danışanlar oluyor mu?

Bilirkişi, yargılama esnasında hukuk bilgisi dışında bir konu hakkında özel ve teknik bilgisi ile uzmanlık gerektiren durumlarda başvurulan tarafsız görevlilerdir. Sigorta Eksperliğinde branşlarımız ve uzmanlık alanımız dahilinde yapılan tespitlerin tamamı bilirkişilik faaliyetidir. Hiçbir meslek grubu başlı başına bilirkişi değildir. Kadın bilirkişi olmak nasıl diye sordunuz, bilirkişilik ve eksperlikte kadın erkek ayrımı bulunmamaktadır. Uzmanlığı konusunda bilirkişi sertifikası olan kişiler tarafından bilirkişi raporları hazırlanmaktadır. 20 yıldır sigorta eksperliği yaptığım için beni tanıyan herkes genelde kaza sonrasında arar fikrimi sorar.

Her mesleğin elbette zorlukları vardır, sigorta eksperleri ne gibi zorluklar yaşıyor?

Sektör paydaşlarının, eksperi bir maliyet kalemi olarak görmeleri ve eksperleri sorun çözen, hizmet sunan bir birim olduğunu kabul etmedikleri takdirde, tüm sektörün zarar göreceğini düşünüyorum. Mesleğimizin varoluşu ve duruşu; bu meslek grubunda hizmet veren kadın erkek tüm meslektaşlarımın tarafsız ve özverili çalışmalarımızın sonucudur.

The post “Kadınlar sigorta sektörünün olmazsa olmazı” appeared first on Sigortaci Gazetesi.